DİYARBAKIR – Sur İçinde doğanın zarafetini sanatla buluşturan Bahoz Damlayıcı, kurutulmuş çiçeklerden hazırladığı benzersiz tablolarla sanatseverlerin ilgisini çekiyor. 100’ün üzerinde farklı çiçek türünü kullanarak 300’den fazla tabloya imza atan Damlayıcı, doğanın kısa ömürlü güzelliğini kalıcı eserlere dönüştürüyor.
Sanat yolculuğuna Diyarbakır’ın kırsal bölgelerinden topladığı çiçeklerle başlayan Damlayıcı, çalışmalarını büyük bir sabır ve özenle sürdürüyor. Topladığı her çiçeği tek tek kurutarak kompozisyonlar hazırlayan sanatçı, doğanın renklerini sanat aracılığıyla ölümsüzleştirmeyi hedefliyor.
“Her Çiçek Zamansız Bir Eser Oluyor”
Doğada her çiçeğin ayrı bir anlam taşıdığını vurgulayan Damlayıcı, “Her bir çiçeği bir sanata dönüştürüyorum. Bu sayede belli bir ömrü olan çiçekler, zamanın ötesine geçen tablolara dönüşüyor” dedi. Hazırladığı tablolar sadece doğadan topladığı bitkilerle sınırlı değil. İnsanların özel günlerde saklamak istedikleri çiçekler de bu eserlerde hayat buluyor.
Özel Anılar da Sanatın Bir Parçası
Damlayıcı, “Bazen düğün, doğum günü ya da anı değeri taşıyan çiçekleri insanlar bana getiriyor. Onları kitap arasında doğal yollarla kurutup, kişiye özel tablolar haline getiriyorum” diyerek sanatının duygusal yönüne dikkat çekiyor.
Sabır ve Bilgi Gerektiriyor
Her çiçeğin farklı bir yapıya sahip olduğunu, bu nedenle kurutma sürecinin titizlik istediğini belirten sanatçı, “Bir papatya bir ayda kuruyabiliyor, ancak hercai menekşe gibi kış çiçeklerinin kuruması iki ayı bulabiliyor. Bir tabloya bütünlük kazandırmak ise aylar sürebiliyor” ifadelerini kullandı.
Endemik Türlere Saygı: Doğa Öncelikli Sanat
Sanatında doğaya zarar vermemeyi ilke edinen Damlayıcı, endemik türleri eserlerinde kesinlikle kullanmadığının altını çiziyor. “Amacım, sevginin ve zarafetin sembolü olan çiçekleri kalıcı hale getirmek. Tablolarımla hem kültürel birikimi hem de doğanın eşsiz dokusunu sanatla buluşturuyorum” diye konuştu.