Güneydoğu Anadolu’da bereketle anılan iki özel alan var artık: Biri yüzyıllardır Diyarbakır’ın kültürel ve ekolojik sembolü olan Hevsel Bahçeleri, diğeri ise Mardin’in Yeşilli ilçesinde, adını doğasından alan Yeşil Vadi. Her iki alan da Mezopotamya’nın verimli topraklarında hayat buluyor, ama biri artık diğerine rakip mi oluyor?
HEVSEL BAHÇELERİ: BİN YILLIK TARİH, DİCLE'NİN NEFESİ
Diyarbakır Surları'nın hemen eteklerinde, Dicle Nehri'nin beslediği Hevsel Bahçeleri; doğa, tarih ve tarımın iç içe geçtiği kadim bir yaşam alanı. UNESCO Dünya Mirası listesine alınan bu bölge, Diyarbakır'ın can damarı. Dut, nar, incir ve sayısız sebze meyve, bu alanda yüzlerce yıldır üretiliyor.
Hevsel, aynı zamanda edebiyata, müziğe ve halk kültürüne de ilham veren bir simge. Dicle Üniversitesi öğrencilerinin, çevre aktivistlerinin ve tarihçilerin gözdesi. Ancak son yıllarda yapılaşma baskısı, kaçak dökümler ve ilgisizlik nedeniyle eski canlılığını kısmen kaybettiği de bir gerçek.
YEŞİL VADİ: SESSİZ, DERİN VE BEREKETLİ
Mardin’in Yeşilli ilçesinde, gözlerden uzak ama gönüllerde iz bırakan bir doğa harikası yükseliyor: Yeşil Vadi. Berrak kaynak sularıyla beslenen bu vadi, hem görselliği hem de üretkenliğiyle bölge halkının vazgeçilmezi. Vadi boyunca uzanan tarım arazilerinde üzüm, nar, domates, biber, dut gibi ürünler yetiştiriliyor.
Yeşil Vadi, doğal su kaynaklarıyla kendi kendine yeten bir ekosistem. Vadide hâlâ geleneksel yöntemlerle tarım yapılıyor. Plastik seralar değil, taşla çevrili bahçeler var. Traktör yerine sabah ezanıyla işe başlayan çiftçiler... Bu yönüyle vadi, hem sürdürülebilir hem romantik.
Hevsel mi Yeşil Vadi mi?
İkisinin de ayrı kimliği var. Hevsel, bir şehir belleği; tarih kokan bir tarım ansiklopedisi. Yeşil Vadi ise doğallığıyla ön plana çıkan, geleceğe doğru sessizce akan bir umut nehri gibi. Ancak son yıllarda Yeşil Vadi’nin daha çok ziyaret edilmesi, fotoğraflanması ve sosyal medyada paylaşılması dikkat çekiyor. Pek çok kişi bu saklı vadinin "yeni Hevsel" olabileceğini konuşuyor.