Mezopotamya’nın kalbi sayılan Diyarbakır, tarihi surlarıyla geçmişin izlerini günümüze taşıyor. Şehri çevreleyen yaklaşık 5.5 kilometrelik surlar, yalnızca görkemiyle değil, üzerindeki kapılarıyla da dikkat çekiyor. Toplamda 11 kapısı bulunan Diyarbakır Surları’nın 4 ana kapısı, kentin dört bir yanına açılan stratejik geçitler olarak öne çıkıyor.
Yönlere göre adlandırılan bu ana kapılar; kuzeyde Dağ Kapı (Harput Kapı), batıda Urfa Kapı (Rum Kapı), güneyde Mardin Kapı ve doğuda Yeni Kapı (Dicle Kapı) olarak biliniyor. Her biri, tarih boyunca kente giriş-çıkışın ana hatlarını oluşturdu.
Kapılar, yalnızca askeri ve ticari işlevleriyle değil, üzerlerindeki kabartmalar ve kitabelerle de dönemin mimari estetiğini ve kültürel zenginliğini yansıtıyor. Öte yandan surlar üzerinde yer alan Kepse, Küçük Mardin, Ben-u Sen gibi tali kapılar da özellikle yerel ulaşım ve iç bağlantılar açısından tarih boyunca önemli roller üstlendi.
Uzmanlar, bu kapıların kentin savunma sisteminin bir parçası olduğunu ve planlı bir şehir mimarisinin ürünü olarak inşa edildiğini vurguluyor. Bugün ise bu kapılar, yerli ve yabancı turistler için tarihi bir yolculuğun başlangıç noktası niteliğinde.
Diyarbakır Surları, hem kent halkı hem de tarih meraklıları için her geçen gün daha fazla ilgi odağı haline gelirken, sur kapıları da bu kültürel mirasın sessiz bekçileri olarak varlığını sürdürüyor.