Savaşların ardından barışı müjdeleyen zeytin dalını gagasında taşıyan güvercin figürü, sadece bir kuş değil, insanlığın özlem duyduğu huzurun da simgesi haline geldi. Antik çağlardan modern meydanlara, aşk mektuplarından özgürlük afişlerine kadar her yerde izlerine rastlamak mümkün.
Kadim medeniyetlerin izlerini taşıyan Diyarbakır’da, taş duvarların gölgesinden süzülen bir sessizlik yükseliyor göğe doğru: Güvercinlerin kanat sesi… Sur’un burçlarından Hevsel Bahçeleri’ne, Ulu Cami avlusundan Dicle kıyılarına kadar kentin dört bir yanında süzülen bu zarif kuşlar, barışın ve aşkın sembolü olarak asırlardır varlıklarını sürdürüyor.
Diyarbakır’da güvercin sadece bir kuş değil; halkın dilinde bir umut, kültürün içinde bir simge. Eski zamanlarda sevda mektuplarını taşıyan güvercinler, bugün de genç âşıkların bakışlarında, barışa susamış kalplerin dualarında yaşamaya devam ediyor.
Sevdayla uçan güvercinler, aynı zamanda duyguların da habercisi. Bir zamanlar telgraf tellerinde bekleyen posta güvercinleri, sadece haber değil, sevda sözcüklerini de taşıdı uzak diyarlara.
Bugün ise şehirlerin beton yığınları arasında kaybolan insan kalabalığına rağmen, bir park köşesinde ya da cami avlusunda hâlâ bir çift güvercin görmek mümkün. Ve her bakışta, içten içe bir dilek tutar insan: barış hiç eksik olmasın, aşk hep var olsun…