Diyarbakır’ın Darık semtinde, eskimiş ve kullanılamaz hale gelen tahtalar, yerel halkın yaratıcı dokunuşlarıyla yeniden hayat buluyor. Yılların yorgunluğunu taşıyan bu ahşaplar, usta eller tarafından kesilip biçilerek kare veya dikdörtgen levhalara dönüştürülüyor. Ancak, bu tahtaların hikayesi burada bitmiyor; üzerlerine Diyarbakır’a özgü kelimeler ve deyimler işlenerek yeni bir anlam kazanıyor.
Darık'taki atölyelerde işlenen bu tahtalar, sadece birer dekorasyon ürünü olmaktan öte, Diyarbakır’ın kültürel mirasını da yaşatıyor. Üzerine kazınan "enayi," "kurmi," "berduş," "sısto," "awel," "kendime geziyem" gibi kelimeler, Diyarbakır’ın günlük yaşamında sıkça duyulan, yerel ağızdan gelen ifadelerdir. Bu kelimeler, şehrin kendine özgü mizahını ve kültürel zenginliğini yansıtıyor.
Tahtalar, bölgedeki yerel halk ve turistler arasında büyük ilgi görüyor. Evlerin duvarlarını süsleyen bu ahşap levhalar, sadece dekoratif bir unsur olarak değil, aynı zamanda Diyarbakır’ın sokak kültürünün ve yerel halkın mizah anlayışının da bir yansıması olarak dikkat çekiyor.
Darık'taki bu yaratıcı girişim, atıl durumda olan malzemelerin yeniden değerlendirilmesiyle, hem çevreye katkıda bulunuyor hem de kültürel mirası yaşatıyor. Bu sayede, hem yerel esnafa ekonomik bir kazanç kapısı açılıyor hem de Diyarbakır’ın zengin kültürel mirası, ahşap levhalar üzerinde ölümsüzleşiyor.