<h3>Zirve Yolunda Bir "İşaret"</h3> Everest'in kuzey rotasından zirveye tırmanan her dağcı, 8.500 metre civarında kireçtaşı bir mağaranın önünden geçmek zorundadır. Orada, sert rüzgarların arasında kıvrılmış, yüzü görünmeyen ve ayağındaki parlak yeşil plastik botlarıyla tanınan bir beden yatar. Bu beden, yirmi yılı aşkın süredir dağcılar için "zirveye az kaldı" anlamına gelen hüzünlü bir mesafe taşıdır. <h3>1996 - Büyük Felaket</h3> Hikaye, dağcılık tarihinin en ölümcül yıllarından biri olan 1996'da başlar. Hindistan Sınır Polisi ekibinden üç dağcı zirveye ulaşmaya çalışıyordu. Aralarından biri Tsewang Paljor’du. Paljor, o gün giydiği neon yeşili botlarıyla fırtınaya yakalandı. Oksijeni tükenen ve dondurucu soğuğa yenik düşen Paljor, sığındığı kaya oyuğunda son nefesini verdi. <h3>Bir "Ceset" Değil, Bir "Yol Arkadaşı"</h3> Green Boots'u trajik yapan şey, bedenin ulaşılamaz bir noktada olmasıdır. Everest'in "Ölüm Bölgesi"nde (8.000 metre üzeri) hava o kadar incedir ki, bir bedeni aşağı indirmek onlarca kişinin hayatını tehlikeye atması demektir. Bu yüzden Paljor, donmuş bir heykel gibi yol kenarında kaldı. Dağcılar günlüklerine şunu yazmaya başladı: "Green Boots'u geçtik, zirveye 3 saatimiz var." <h3>Karşılaşmaların Ağırlığı</h3> Yıllar içinde yüzlerce dağcı onun yanından geçti, bazıları dinlenmek için hemen yanına oturdu. 2006 yılında başka bir dağcı olan David Sharp, tam da Green Boots’un olduğu mağarada hipotermiye girdi. Onlarca dağcı yanından geçerken onu Green Boots sanıp yardım etmedi. Sharp orada hayatını kaybettiğinde, Everest'teki etik tartışmalar doruğa ulaştı. <h3>Bir Annenin Acısı ve Saygı</h3> Tsewang Paljor’un ailesi, onun bir "işaret" olarak kullanıldığını öğrendiğinde büyük bir yıkım yaşadı. Annesi için o, dünyanın en ünlü cesedi değil, sadece evine dönmeyen oğluydu. 2014 yılında Green Boots bir süreliğine gözden kayboldu; rüzgarın mı savurduğu yoksa birilerinin üzerini karla mı kapattığı bilinmiyordu. Ancak 2017'de tekrar görünür hale geldi. <h3>Doğanın Değişmez Kanunu</h3> Green Boots, Everest'in sadece bir spor sahası değil, aynı zamanda devasa bir mezarlık olduğunun en somut hatırlatıcısıdır. Bugün hala orada olup olmadığına dair bilgiler çelişkilidir; bazı dağcılar bedenin artık taşlarla örtüldüğünü ve bir mezara dönüştürüldüğünü bildirmektedir.