USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Diyarbakır'da Azalan Su Kaynakları Gıda Güvenliğini Tehdit Ediyor

Dünya Gıda Günü dolayısıyla açıklama yapan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Diyarbakır Temsilcisi Nevzat Bayram, iklim krizi, israf ve yanlış tarım politikalarının sofraları tehdit ettiğini belirtti. Bayram, sağlıklı ve adil gıdaya erişimin temel bir insan hakkı olduğunu vurguladı.

Diyarbakır'da Azalan Su Kaynakları Gıda Güvenliğini Tehdit Ediyor

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Diyarbakır Temsilcisi Nevzat Bayram, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, küresel iklim değişikliği ve azalan su kaynaklarının, hem tarımsal üretimi hem de gıda güvenliğini ciddi biçimde tehdit ettiğine dikkat çekti. Bayram, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2025 yılı teması olan “Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıda hakkı” ilkesini hatırlatarak, “Gıdaya erişim yalnızca bugünün değil, gelecek kuşakların da temel hakkıdır” dedi.

“Gıda yalnızca beslenme değil, adalet meselesidir”

Gıda hakkının korunmaması durumunda yaşam hakkının da tam anlamıyla güvence altına alınamayacağını ifade eden Bayram, “Gıda, sadece karın doyurmak için değil; aynı zamanda adalet, dayanışma ve sürdürülebilir bir gelecek için ortak bir sorumluluktur” dedi. Özellikle kuraklık, aşırı sıcaklık ve su kıtlığı gibi iklim krizi etkilerinin tarımı doğrudan etkilediğini belirten Bayram, Türkiye’nin güneydoğusunun bu konuda en kırılgan bölgeler arasında yer aldığını söyledi.

Verim kaybı ve yüksek maliyetler gıda krizini derinleştiriyor

Artan üretim maliyetleri, su kaynaklarındaki azalma ve verim düşüklüklerinin gıda güvencesini zayıflattığını kaydeden Bayram, “Bugün aldığımız kararlar, yarının sofralarını doğrudan etkiliyor” diye konuştu.

FAO verilerine göre dünyada 730 milyondan fazla insanın açlıkla mücadele ettiğini hatırlatan Bayram, Türkiye’de de özellikle dar gelirli aileler için sağlıklı ve dengeli beslenmenin her geçen gün daha zor hale geldiğini belirtti.

“İsraf, açlığın yanında duran en büyük çelişkidir”

Her yıl milyonlarca ton gıdanın israf edildiğini ve bunun büyük bir toplumsal çelişki yarattığını dile getiren Bayram, “Bir yanda açlıktan etkilenen milyonlar varken, diğer yanda çöpe atılan gıdalar var. Bu tablo kabul edilemez. İsrafla mücadele sadece ekonomik değil, aynı zamanda insani bir sorumluluktur” dedi.

Çiftçiye yeterli destek verilmezse sofralarda adalet sağlanamaz

Üretim maliyetlerinin hızla arttığını, çiftçiye sunulan desteklerin ise yetersiz kaldığını belirten Bayram, “Düşük alım fiyatları üreticiyi tarladan uzaklaştırıyor. Küçük üreticiler korunmadıkça, sofralarımıza da adalet gelmez” dedi. Aynı zamanda, güvenilir ve sağlıklı gıdaya olan talebin giderek arttığını belirten Bayram, denetim eksiklikleri nedeniyle taklit ve tağşiş ürünlerin halk sağlığını riske attığını söyledi.

“Yanlış politikalar tüketiciyi pahalı ve güvensiz gıdaya mahkûm etti”

Bayram, yanlış ekonomi ve tarım politikalarının yerli üretimi zayıflattığını, ithalat bağımlılığını artırarak hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur ettiğini vurguladı. Gıda krizinin temelinde plansızlık, yetersiz destek modelleri ve etkisiz denetimlerin yattığını belirten Bayram, çözüm için tarım ve gıda politikalarının günü kurtarmaya değil, geleceği güvence altına almaya odaklanması gerektiğini söyledi.

“Çocuklara ücretsiz besleyici öğün sağlanmalı”

Sağlıklı gıdaya erişimin kamusal bir sorumluluk olduğunun altını çizen Bayram, “Çocuklara okullarda en az bir ücretsiz ve besleyici öğün sunulmalı, sosyal destek programları düzenli hale getirilmeli” çağrısında bulundu.

Ayrıca gıda kayıplarını önlemek için soğuk zincir, depolama ve lojistik altyapısının geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Bayram, tarladan sofraya kadar olan sürecin bütüncül bir şekilde ele alınması gerektiğini kaydetti.

“Gıda bir meta değil, yaşamın özüdür”

Nevzat Bayram, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Dünya Gıda Günü bize önemli bir gerçeği hatırlatıyor: Gıda bir meta değil, yaşamın özüdür. Gelin, daha adil ve sürdürülebilir sofralar için el ele verelim. Bilinçli tüketimle, dayanışmayla ve kamusal politikaların takipçisi olarak hep birlikte geleceğimizi güvence altına alabiliriz.”

kaynak: İHA