<div>Teknolojinin tarım alanında hayatı kolaylaştırdığı günümüzde, Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı Biçer köyünde adeta geçmişe yolculuk yaşandı. Dicle Nehri kıyısında yaşayan bir çiftçi, tarlasını traktörle değil, geleneksel yöntemlerle, atla sürerken görüntülendi. Bu anlamlı kare, hem doğaya duyulan saygının hem de köklü bir tarım geleneğinin simgesi oldu.</div> <div>Doğa yürüyüşü için bölgeye gelen Dicle Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü üyesi Mazlum Akman, tesadüfen karşılaştığı bu sahneyi objektifine yansıttı. Akman'ın sosyal medyada paylaştığı fotoğraflar kısa sürede büyük ilgi görürken, kırsal yaşamın doğal güzellikleri ve insan emeği bir kez daha gözler önüne serildi.</div> <div>Biçer köyünde yaşayan ve isminin açıklanmasını istemeyen çiftçi, dedesinden kalan sabanı ve yıllardır birlikte çalıştığı atıyla üretimini sürdürüyor. "Traktör almak pahalı, yakıtı da öyle. Hem bu topraklar bu şekilde nefes alıyor. Biz böyle gördük, böyle öğrendik" diyen çiftçi, tarıma olan sevgisini ve doğaya olan bağlılığını dile getirdi.</div> <div>Çiftçi ayrıca, geleneksel yöntemlerle çalışmanın hem çevre dostu olduğunu hem de toprağın doğal yapısını koruduğunu ifade ederek, özellikle gençlerin bu değerlere sahip çıkması gerektiğini vurguladı.</div> <div>Bölgede zaman zaman bu tür geleneksel yöntemlerin kullanıldığına dikkat çeken Dicle Ziraat Odası yetkilileri ise, kırsalda yaşayan bazı çiftçilerin hâlâ bu yöntemleri tercih ettiğini belirtiyor. Yetkililer, modern tarım araçlarına ulaşımın zor olduğu yerlerde bu tür uygulamaların devam ettiğini, ancak bu durumun aynı zamanda kültürel bir mirasın yaşatılmasına da vesile olduğunu söylüyor.</div> <div>Dicle’nin bereketli topraklarında yaşanan bu an, doğayla uyumlu yaşam biçimlerine özlemi de yeniden gündeme taşıdı. İklim değişikliği ve çevresel sorunların arttığı günümüzde, sürdürülebilir tarım yöntemleri ve geleneksel bilgi birikiminin önemi daha fazla konuşulmaya başlandı.</div> <div>Biçer köyünde bir çiftçinin atla tarlasını sürmesi, sadece bir tarım faaliyeti değil, aynı zamanda bir kültürün, bir geçmişin ve doğayla kurulan derin ilişkinin sessiz bir tanıklığı olarak hafızalara kazındı.</div>