USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Diyarbakır’da Teknoloji Kullanımının Artışı Psikolojik Sorunları Tetikliyor

Teknolojik ürünlerin günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesi, insan psikolojisi üzerinde yeni ve ciddi etkiler oluşturmaya başladı.

Diyarbakır’da Teknoloji Kullanımının Artışı Psikolojik Sorunları Tetikliyor

Teknolojik ürünlerin günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesi, insan psikolojisi üzerinde yeni ve ciddi etkiler oluşturmaya başladı. Uzmanlara göre kontrolsüz ve işlevsiz teknoloji kullanımı, toplumda giderek yaygınlaşan nomofobi, netlessfobi ve FoMO gibi psikolojik rahatsızlıkları tetikliyor.

Aşırı Teknoloji Kullanımı Yeni Fobi Türlerini Ortaya Çıkarıyor

Uzmanlar, teknolojinin aşırı kullanımının insanlarda farkında olunmayan psikolojik sorunlara yol açtığını belirtiyor. Nomofobi (nomophobia), akıllı cihazdan yoksun kalma korkusu olarak tanımlanıyor. Bu kaygı türünde bireyler, telefonun şarjının azalmasıyla strese kapılıyor; bu nedenle her an şarj edebilecekleri mekanları tercih ediyor, powerbank taşımayı alışkanlık haline getiriyor.

Bireyler bu durumu “önlem alma” olarak değerlendirse de uzmanlara göre farkında olmadan teknoloji bağımlılığının içine sürükleniyorlar. Şarjın azalmasıyla ortaya çıkan stres, toplumdan soyutlanma ve huzursuzluk hissi bağımlılığın önemli göstergeleri arasında yer alıyor.

Netlessfobi: İnternetsiz Kalma Korkusu Yaygınlaşıyor

Teknolojiyle birlikte yaygınlaşan bir diğer psikolojik durum ise netlessfobi. İnternetsiz kalma korkusu olarak bilinen bu fobi, kişilerin yüksek internet paketleri tercih etmesine, dış mekânlarda ilk iş olarak Wi-Fi şifresi sormasına ve genellikle internet hizmeti sunan mekanları tercih etmesine neden oluyor.

Mekan sahipleri bile bu talebi karşılamak için Wi-Fi şifrelerini görünür alanlara yerleştiriyor. Uzun yolculuklarda dahi yolcular, internet hizmeti bulunan otobüsleri tercih ediyor.

FoMO: Kaçırma Korkusu Sosyal Hayatı Etkiliyor

FoMO (fear of missing out), yani gelişmeleri kaçırma korkusu, bireylerin sosyal ortamlarda bile sürekli telefonlarını kontrol etmelerine neden oluyor. Aile toplantıları, arkadaş buluşmaları veya dış ortamlar fark etmeksizin telefonlar masanın üzerinde, göz önünde tutuluyor. Kullanıcılar sık sık bildirim kontrol ediyor ve telefon ekranıyla göz temasını sürdürüyor.

Uzmanlara göre kişi gerçek dünyadan kopma eğilimi yaşadıkça, sosyal medya kullanım oranı artıyor; bu da yalnızlaşma ve içe kapanma döngüsünü tetikliyor.

Gerçek Dünyadan Kopuş: Sanal Yaşamın Getirdiği Riskler

Teknolojinin işlevsiz kullanımı, yalnızca sosyal yaşamı değil, sağlıkla ilgili endişeleri de tetikliyor.
 Yolda yürürken veya yolculuk sırasında sürekli kulaklık kullanımı, bireyi çevreden soyutlayarak gerçek dünyanın dışına itiyor.

Yeni bir mekâna girildiğinde ilk yapılan eylem fotoğraf çekmek ve anında sosyal medyada konum paylaşmak oluyor. Kısa sohbetlerin ardından tekrar telefonlarına dönen bireyler, zamanla bulunduğu ortamdan koparak sanal dünyaya yöneliyor.

Geceleri telefonun başucunda bulundurulması, radyasyon riskine rağmen çoğu kişi tarafından alışkanlık haline getirilmiş durumda.

Sanal Dünyada Popüler Görünme İsteği Bağımlılığı Artırıyor

Uzmanlara göre sosyal medya kullanıcıları, filtreler ve yapay zeka ile desteklenen görseller aracılığıyla istedikleri gibi bir imaj oluşturabiliyor. Bu durum “mutluluk görünümü yaratma” isteğini tetikliyor ve bağımlılığın derinleşmesine neden oluyor.

Günlük hayatını anlık paylaşan bireylerin aslında gerçek yaşamlarında tatminsizlik yaşadığı, sosyal medyada oluşturdukları sanal imajla var olmaya çalıştıkları belirtiliyor.

Uzmanlardan Uyarı: “Teknolojiye Sınır Koyun, Anı Yaşayın”

Uzmanlar, aşırı teknoloji kullanımının oluşturduğu olumsuzlukları en aza indirmek için şu önerilerde bulunuyor:

Teknoloji kullanımına sınır koyun.
Günlük belli aralıklarla cihazlardan uzaklaşın.
Gerçek hobiler ve uğraşlar edinin.
Sosyal ortamlarda teknolojik cihazları minimumda kullanın.
Mahremiyete dikkat edin; özel hayatı sosyal medyada paylaşmayın.
Sanal bir dünya yerine gerçek dünyada hedefler belirleyin.

Uzmanlar, teknolojinin hayatın odak noktası olmaması gerektiğini, yalnızca bir parçası olarak kullanıldığında bireyin daha sağlıklı bir yaşam sürdürebileceğini vurguluyor.