<div>Diyarbakır, tarihi boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaparken, İslamiyet’in Anadolu’ya yayılmasında da önemli bir merkez oldu. Bu süreçte şehrin ilk camisi olarak kabul edilen <strong>Ulu Cami</strong>, hem tarihi hem de manevi değeriyle ön plana çıkıyor.</div> <div>Şehrin en büyük mabedi olan Aziz Thomas Kilisesi, 639 yılında İslam ordularının Diyarbakır’ı fethetmesinin ardından camiye dönüştürülerek “Ulu Cami” adıyla ibadete açıldı. Böylece Diyarbakır, Anadolu’da İslam’ın ilk izlerinin görüldüğü kentlerden biri oldu.</div> <h3>Selçuklulardan Osmanlı’ya Uzanan Yolculuk</h3> <div>Bugünkü mimari ihtişamına ise 11. yüzyılda Selçuklular döneminde kavuşan Ulu Cami, sonraki yüzyıllarda Artuklular, Akkoyunlular ve Osmanlılar tarafından onarıldı. Taş işçiliği, geniş avlusu ve süslemeleriyle dikkat çeken yapı, İslam mimarisinin önemli eserleri arasında gösteriliyor.</div> <h3>Manevi Miras</h3> <div>Diyarbakır Ulu Cami sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda kentin hafızası olarak da biliniyor. Yüzyıllar boyunca on binlerce insanın dua ettiği, toplumsal birlikteliğe şahitlik eden cami, bugün de hem yerli hem yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.</div> <div>Uzmanlar, Ulu Cami’nin sadece Diyarbakır için değil, tüm Anadolu için büyük bir kültürel miras olduğuna dikkat çekiyor.</div>