Diyarbakır’ın Derelerinde Altın Arayanların Sayısı Her Geçen Gün Artıyor

Diyarbakır’da son aylarda dikkat çeken bir gelişme yaşanıyor. Kentin kırsal bölgelerinde ve bazı dere yataklarında altın arayan vatandaşların sayısında ciddi bir artış gözlemleniyor. Özellikle yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte bu faaliyetler daha da görünür hale gelirken, bazı kişilerin elde ettikleri kazançların beklentilerin çok üzerinde olduğu ifade ediliyor. Bölgede bu işle uğraşan kişilerden biri olan M.S. isimli vatandaş, aylık gelirinin 100 bin TL’yi geçtiğini belirtti. Diyarbakır’ın altın potansiyeli, hem yöre halkı hem de dışarıdan gelen maceraperestler için yeni bir geçim kapısı haline gelmeye başladı.

Dicle Nehri ve Yan Dereler Altın Arayıcılarının Uğrak Noktası Oldu

Diyarbakır’da altın arayanların en çok tercih ettiği bölgelerin başında Dicle Nehri ve çevresindeki küçük dereler geliyor. Özellikle Eğil, Silvan ve Lice ilçelerine yakın bölgelerdeki akarsu yataklarında altın izleri bulunduğu iddiaları, son dönemde artan ilgiyle birlikte yeniden gündeme geldi. Yıllar öncesine dayanan söylentilerin yeniden araştırılmasıyla birlikte, bazı vatandaşlar ellerine aldıkları basit ekipmanlarla derelerde gün boyu altın aramaya başladı.

Altın arama işine yeni başlayan birçok kişi, geleneksel yöntemlerle suyun içindeki ağır metalleri ayırmaya çalışıyor. Bu yöntemde en çok kullanılan malzeme ise elekler ve çökertme kapları. Dere sularının içinden çıkarılan kum ve çamur tabakaları detaylı bir şekilde elenerek içindeki küçük altın parçaları ayrıştırılıyor. Bu işlemi yapan kişiler, sabırla ve sistemli bir şekilde çalıştıklarında kazançlarının oldukça tatmin edici olduğunu ifade ediyor.

Yüksek Kazanç Sağlayanlar Dikkat Çekiyor

Diyarbakır’da altın arayan vatandaşlardan M.S., yaklaşık bir yıldır bu işle uğraştığını ve aylık gelirinin ortalama 100 bin TL’yi geçtiğini dile getiriyor. Günde ortalama 10 saatini dere yatağında geçirdiğini söyleyen M.S., sistematik çalışma ve doğru yer seçimi sayesinde önemli miktarda altın elde ettiğini belirtiyor. İlk başlarda bu işi sadece hobi olarak yaptığını anlatan M.S., zamanla bunu bir gelir kapısına dönüştürdüğünü ve artık başka bir iş yapma ihtiyacı hissetmediğini vurguluyor.

Altın arayanların çoğu, elde ettikleri altını kuyumculara veya değerli maden toplayıcılarına satarak gelir elde ediyor. Bazı bölgelerde küçük gruplar halinde çalışan kişiler, ekipmanlarını birleştirerek daha hızlı ve etkili sonuç almayı hedefliyor. Özellikle profesyonel tarama cihazları ve metal dedektörleri kullananların kazançları çok daha yüksek olabiliyor.

Yetkililer Uyarıyor: Yasal Sınırlar Aşılmamalı

Diyarbakır’da altın arama faaliyetlerinin artmasıyla birlikte yerel yetkililerden de uyarılar gelmeye başladı. Her ne kadar vatandaşların geçimini sağlamak amacıyla yaptığı bu faaliyetler doğal görünse de, dere yataklarının tahrip edilmesi, çevresel dengenin bozulması ve izinsiz kazıların yapılması gibi durumlar çeşitli sorunları da beraberinde getiriyor. Yetkililer, özellikle koruma altındaki doğal alanlarda izinsiz maden arama faaliyetlerinin ciddi yaptırımlara tabi olduğunu belirtiyor.

Ayrıca, ormanlık alanlarda yapılan kontrolsüz kazıların hem doğal yaşama zarar verdiği hem de yangın riskini artırdığı ifade ediliyor. Uzmanlar, altın arama işinin kurallara uygun şekilde, çevreye zarar vermeden ve yasal izinlerle yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Diyarbakır Altın Potansiyeliyle Yeni Gündem Maddesi Haline Geldi

Diyarbakır’da altın arama faaliyetlerinin bu denli artması, kentin doğal kaynak potansiyelini yeniden gündeme taşıdı. Tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Diyarbakır, tarım, hayvancılık ve son yıllarda turizmle öne çıkarken, artık doğal maden kaynaklarıyla da adından söz ettiriyor. Her ne kadar bu potansiyel henüz resmi raporlarla tam olarak doğrulanmamış olsa da, yerel halkın yoğun ilgisi bu alandaki gelişmeleri hızlandırabilir.

Bu sürecin sağlıklı ilerlemesi için, devletin ilgili birimlerinin yer altı kaynaklarını bilimsel yöntemlerle değerlendirmesi, bölgenin maden potansiyelini net şekilde ortaya koyması ve çevreyle uyumlu projeler geliştirmesi gerektiği ifade ediliyor. Aksi halde kontrolsüz kazıların ve yasa dışı faaliyetlerin artması, doğal yaşamı ve halk sağlığını tehdit edebilir.