<div>Diyarbakır, yaz aylarında kavurucu sıcaklarla mücadele ederken sofraların en önemli kurtarıcısı hiç kuşkusuz karpuz oluyor. Ağustos ayının son günlerinde de tarlalardan tezgâhlara ulaşan karpuzlar, hem serinletici etkisi hem de lezzetiyle vatandaşların vazgeçilmezi.</div> <div>Güneşin kavurduğu sıcak günlerde soğuk dilimler halinde sofralara taşınan karpuz, hem öğle hem de akşam yemeklerinde yerini alıyor. Özellikle yaz sonuna doğru yapılan hasatla birlikte sofralara gelen taptaze karpuz, Diyarbakır’ın yaz kültürünün ayrılmaz bir parçası.</div> <div>Karpuzun sadece serinletici bir meyve değil, aynı zamanda sosyal bir paylaşım aracı olduğuna dikkat çekiliyor. Aileler, akşam serinliğinde avlularında otururken kesilen büyük karpuz dilimleriyle birlikte sohbet ediyor. Sokaklarda oynayan çocuklar, karpuz kabuklarını su dolu kovalarla serinlemek için kullanıyor.</div> <div>Ayrıca karpuz, yazın Diyarbakır mutfağına farklı şekillerde de dahil oluyor. Çekirdeği kavrulup atıştırmalık olarak tüketiliyor, kabukları ise bazı evlerde reçel yapımında değerlendiriliyor. Bu yönüyle karpuz, yalnızca bir meyve değil, aynı zamanda kültürel bir zenginlik olarak öne çıkıyor.</div> <div>Sıcaklıkların 40 dereceye yaklaştığı günlerde karpuzun sağladığı ferahlık, şehrin günlük yaşamında büyük bir önem taşıyor. Vatandaşlar, “yazın sofrası karpuzsuz olmaz” diyerek, bu meyvenin kent kültüründeki yerini net bir şekilde ortaya koyuyor.</div> <div>Diyarbakır’da yaz mevsimi, karpuzla birlikte anılıyor ve bu gelenek her yıl kuşaktan kuşağa aktarılmaya devam ediyor.</div>