<div>10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen <strong>İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi</strong>, tüm dünyada insan onurunu temel alan bir hukuk düzeninin başlangıcı olarak kabul ediliyor. Bu kapsamda her yıl 10 Aralık, <strong>Dünya İnsan Hakları Günü</strong> olarak kutlanıyor.</div> <div>Diyarbakır Dicle Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü <strong>Dr. Öğretim Üyesi Ömer Ergün</strong>, İnsan Hakları Günü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede, hak kavramının hukuk literatüründe “kişinin hukuken korunan menfaatleri” olarak tanımlandığını belirtti. Ergün, hak kavramının öznesinin insan olduğuna işaret ederek, “İnsanı insan yapan; dili, dini, rengi ya da ırkı değil, sahip olduğu onurudur” dedi.</div> <div>İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özelliğin <strong>akıl, vicdan ve manevi değerler</strong> olduğuna vurgu yapan Ergün, bu özelliklerin insanı değerli kıldığını ve bu değerin doğal bir sonucu olarak insanın saygı görmesi gerektiğini ifade etti.</div> <h3><strong>Temel Hak ve Özgürlükler Asayasa ile Güvence Altında</strong></h3> <div>Her bireyin doğuştan gelen temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunu belirten Ergün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 11 ile 40. maddeleri arasında düzenlenen haklara dikkat çekti. Bu haklar arasında;</div> <div>Yaşam hakkı,</div> <div>Sağlık ve beden bütünlüğünün korunması,</div> <div>Zorla çalıştırma yasağı,</div> <div>Kişi özgürlüğü ve güvenliği,</div> <div>Özel hayatın gizliliği,</div> <div>Konut dokunulmazlığı,</div> <div>Haberleşme, düşünce ve ifade özgürlüğü,</div> <div>Din ve vicdan özgürlüğü,</div> <div>Basın özgürlüğü,</div> <div>Mülkiyet hakkı ve</div> <div>Hak arama özgürlüğünün yer aldığı vurgulandı.</div> <h3><strong>“İnsan Hakları, Devlet Gücünü Sınırlandırmak İçin Vardır”</strong></h3> <div>Liberal insan hakları anlayışına da değinen Ergün, insan haklarının tarihsel olarak <strong>devletin mutlak gücünü sınırlamak</strong> amacıyla ortaya çıktığını hatırlattı. Devletin vatandaş üzerindeki yetkilerinin sınırlandırılmasının ancak anayasal güvence ve etkili denetim mekanizmalarıyla mümkün olabileceğini belirtti.</div> <div>Ergün, sadece yasal düzenlemelerin yeterli olmadığını ifade ederek, insan haklarının etkin biçimde korunmasının <strong>hukuk devleti ilkesi</strong> ve <strong>bağımsız, tarafsız yargı</strong> ile mümkün olabileceğini söyledi.</div> <h3><strong>Bireysel Başvuru: Hak Aramanın Güçlü Yolu</strong></h3> <div>Türkiye’de 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren vatandaşlara <strong>Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı</strong> tanındığını hatırlatan Ergün, bu uygulamanın temel hak ve özgürlüklerin korunması açısından son derece önemli bir kazanım olduğunu ifade etti. Ayrıca <strong>Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının</strong> da vatandaşlar için uluslararası düzeyde güçlü bir denetim yolu sunduğunu belirtti.</div> <h3><strong>“Adalet, Eşitlik ve Özgürlük Temelinde Bir Dünya Diliyorum”</strong></h3> <div>Dr. Öğretim Üyesi Ömer Ergün, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:“İnsan hakları, insan onurunun korunmasının en güçlü güvencesidir. 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle tüm dünyada yaşanan haksızlıkların, adaletsizliklerin ve savaşların sona ermesini; adalet, eşitlik ve özgürlük temelinde daha mutlu bir gelecek inşa edilmesini diliyorum.”</div>