USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Genç Erkeklerde Sessiz Tehlike

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mansur Dağgülli, 15–45 yaş arası erkeklerde sık görülen ancak geç fark edilen testis tümörlerine karşı uyardı. Ağrısız kitlelerin ihmal edilmemesi gerektiğini belirten Dağgülli, “Ayda bir dakikalık öz-muayene hayat kurtarabilir” dedi.

Genç Erkeklerde Sessiz Tehlike

Testis tümörleri tıpta nadir görülen kanser türleri arasında yer alsa da, özellikle 15–45 yaş arasındaki genç erkeklerde en sık rastlanan kanserler arasında bulunuyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mansur Dağgülli, bu yaş grubunun genellikle sağlıklı ve aktif bireylerden oluşması nedeniyle hastalığın çoğu zaman geç fark edildiğini belirterek önemli uyarılarda bulundu.

Prof. Dr. Dağgülli, klinik pratiğinde tanının gecikmesinin ciddi sonuçlara yol açtığı birçok vakaya tanık olduğunu ifade ederek, toplumda testis tümörleri konusunda gerçek bir farkındalık oluşturulması gerektiğini vurguladı.

En Tehlikeli Özelliği: Ağrısız İlerlemesi

Testis tümörlerinin en kritik özelliklerinden birinin başlangıç döneminde çoğunlukla ağrı oluşturmaması olduğuna dikkat çeken Dağgülli, şunları söyledi:
“Birçok hasta testisinde fark ettiği sertlik ya da kitleyi ağrı olmadığı için önemsemiyor. Oysa testiste ağrısız şişlik, sertlik, kitle, şekil değişikliği veya ağırlık hissi tümörün habercisi olabilir. Bu belirtilerden biri varsa vakit kaybetmeden üroloji uzmanına başvurulmalıdır.”

“Ayda Bir Dakika, Bir Ömür Kazandırır”

Genç erkeklere düzenli öz-muayene çağrısında bulunan Prof. Dr. Dağgülli, özellikle sıcak duş sonrası yapılan muayenenin daha sağlıklı sonuç verdiğini belirtti. Duş sonrası dokuların gevşemesi sayesinde yeni oluşan sertliklerin daha kolay fark edilebildiğini söyleyen Dağgülli, “Ayda yalnızca bir dakika ayırmak bile hayat kurtarıcı olabilir” dedi.

Muayene sırasında yeni bir kitle, testis boyutunda belirgin değişim ya da dokuda sertlik hissedilmesi halinde mutlaka uzman kontrolü gerektiğinin altını çizdi.

Tanıda Ultrason ve Kan Testleri Öne Çıkıyor

Testis tümörlerinin tanısında en önemli araçların testis ultrasonu ve tümör belirteçleri olarak bilinen kan testleri olduğunu belirten Dağgülli, AFP, β-HCG ve LDH gibi değerlerin hastalığın türü ve yayılımı hakkında önemli bilgiler verdiğini söyledi. Gerekli durumlarda akciğer ve batın tomografileriyle hastalığın evresinin netleştirildiği ifade edildi.

Tedavide Başarı Oranı Yüzde 98’in Üzerinde

Tedavide ilk basamağın genellikle orşiektomi, yani testisin cerrahi olarak alınması olduğunu aktaran Prof. Dr. Dağgülli, bu işlemin hem tanı hem de tedavi açısından temel adım olduğunu belirtti. Patoloji sonucuna göre hastaya özel tedavi planı hazırlandığını söyleyen Dağgülli, erken evrede yakalanan testis tümörlerinde başarı oranının yüzde 98’in üzerinde olduğunu vurguladı.

İleri evre hastalarda da kemoterapi, düzenli görüntüleme ve bazı durumlarda lenf nodu cerrahisi gibi ek tedavilerle yüksek başarı elde edilebildiği kaydedildi.

“Erkeklik ve Cinsel Fonksiyonlar Kaybolmaz”

Hastaların en çok merak ettiği konulardan birinin ameliyat sonrası cinsel yaşam olduğunu belirten Dağgülli, testis tümörüne bağlı cerrahinin erkekliği ya da cinsel fonksiyonları ortadan kaldırmadığını ifade etti. Diğer testisin çoğu zaman hormon üretimini ve üreme fonksiyonunu tek başına sürdürebildiğini belirten Dağgülli, çocuk sahibi olmayı planlayan hastalar için ameliyat öncesinde sperm dondurma seçeneğinin de bulunduğunu hatırlattı.

“Erken Tanı ile Tamamen Tedavi Edilebilir”

Prof. Dr. Mansur Dağgülli, testis tümörlerinin erken tanı konulduğunda tamamen tedavi edilebilen kanser türleri arasında yer aldığını vurguladı. Genç erkeklerin kendi bedenlerini tanımasının, şüpheli durumlarda vakit kaybetmeden uzmana başvurmasının hem yaşam süresini hem de yaşam kalitesini belirgin biçimde artırdığını belirtti.

Dağgülli, “Toplumsal farkındalık, bu hastalığın başarıyla yönetilmesinde en güçlü silahımızdır” diyerek çağrısını yineledi.