USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Kalabalığın Ortasında Sessiz Bir Nesil

Diyarbakır’da sabahın ilk saatlerinden gece geç vakitlere kadar sokaklarda, otobüs duraklarında, okul önlerinde ve kafelerde aynı manzara dikkat çekiyor.

Kalabalığın Ortasında Sessiz Bir Nesil

Diyarbakır’da sabahın ilk saatlerinden gece geç vakitlere kadar sokaklarda, otobüs duraklarında, okul önlerinde ve kafelerde aynı manzara dikkat çekiyor: Kulaklıkla yürüyen, kulaklıkla oturan, kulaklıkla yaşayan gençler.
Birçoğu günde 10 ila 16 saatini kulaklıkla geçiriyor. Peki bu gençler ne dinliyor, neden dünyayla aralarına görünmez bir duvar örüyor?

Bu soruların yanıtını, sokakta, toplu taşımada ve okul önlerinde mikrofon uzattığımız gençler verdi.

“İnsanlarla Değil, Müziğimle Anlaşıyorum”

Üniversite öğrencisi 21 yaşındaki M.A., neredeyse günün tamamını kulaklıkla geçirenlerden biri: “Sabah evden çıkarken takıyorum, gece uyuyana kadar nadiren çıkarıyorum. İnsanlarla değil, müziğimle daha iyi anlaşıyorum. Gürültüden, trafikten, kalabalıktan kaçıyorum.”

Gençlere göre kulaklık artık yalnızca bir müzik aracı değil; bir kaçış yöntemi, bir sığınak, bir kalkan.

Otobüste 40 Kişi, 40 Ayrı Dünya

Toplu taşıma araçlarında manzara daha da çarpıcı. Aynı otobüste onlarca kişi bulunmasına rağmen, neredeyse herkesin kulağında kulaklık var. Kimi ders videosu izliyor, kimi sosyal medyada geziniyor, kimi müzikle bambaşka bir dünyaya dalıyor.

Bir lise öğrencisi bu durumu şöyle anlatıyor:“Otobüs çok kalabalık oluyor. Ses, bağırış, tartışma… Kulaklığı takınca hepsi kesiliyor. Sanki görünmez oluyorum.”

Psikologlar Uyarıyor: “Bu Bir Kaçış Davranışı”

Uzmanlara göre kulaklığın bu kadar yoğun kullanılması, yalnızca teknolojik bir alışkanlık değil, psikolojik bir işaret.

Psikologlar, özellikle gençlerde: Dış dünyaya karşı tahammülsüzlük, Sosyal ilişkilerde yorgunluk, Kaygı ve stres düzeyindeki artış gibi nedenlerin kulaklığı bir “sığınak” haline getirdiğini belirtiyor.

Bir uzman bu durumu şu sözlerle özetliyor: “Gençler artık sesi kapatarak hayata katlanıyor. Bu uzun vadede iletişim zayıflığına ve yalnızlaşmaya yol açabilir.”

Esnaf Şikâyetçi: “İsmimizi Duymuyorlar”

Kulaklık alışkanlığı günlük hayatı da doğrudan etkiliyor. Özellikle esnaf yaşanan durumu şöyle anlatıyor:
“Gençler dükkâna giriyor, selam vermiyor. Bir şey soruyorsun, duymuyor. Bazen kızıyoruz ama sonra fark ediyoruz, kulağında kulaklık var. Sesi dışarı tamamen kapatmışlar.”

“Sessizliğin İçindeki Gürültü”

Görüştüğümüz gençlerin ortak noktası ise şu: Hayat pahalı, Gelecek belirsiz, Stres yüksek. Müzik ve kulaklık ise onlar için kendi iç dünyalarına açılan tek kapı.

20 yaşındaki bir genç, durumu tek cümleyle özetliyor: “Dışarısı çok gürültülü, içim daha da gürültülü… Kulaklığı takınca en azından dışarısı susuyor.”

Toplum Kalabalık, İnsanlar Yalnız

Uzmanlara göre kulaklık kullanımı bir noktaya kadar masum bir alışkanlık. Ancak bu durum, toplumsal kopuşun sessiz işaretlerinden biri olarak görülüyor. Aynı sokakta yürüyen, aynı otobüse binen, aynı sırada bekleyen insanlar artık birbirinin sesini değil, sadece kendi çaldığı melodiyi duyuyor.

“Belki de En Çok Sustuklarımız Birbirimiziz”

Kalabalıklar içinde büyüyen bu yeni sessiz yaşam biçimi, modern çağın en çarpıcı çelişkilerinden birini gözler önüne seriyor: İnsan hiç bu kadar bağlantılı olmamıştı ama hiç bu kadar da yalnız kalmamıştı.