Sedat IRMAK Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç ve Kamu Denetçilerinden oluşan KDK Heyeti, “Ombudsman Halkla Buluşuyor’’ programı çerçevesinde beraberindeki Kamu Denetçisi Yahya Akman, Kamu Denetçisi Sadettin Kalkan ve Kamu Denetçisi Celile Özlem Tunçak ile birlikte geldiği Diyarbakır’da basın mensuplarıyla bir araya gelerek, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Diyarbakır’da bulunmaktan memnun olduğunu dile getiren Malkoç, “639 yılında Diyarbakır’ın fethedildiği göz önüne alındığında Anadolu’da İslam’ın sağlam merkezlerinden, kalelerinden biri. Daha doğrusu İslam’ın Anadolu’ya girişinde Özellikle hazreti Ömer döneminde Fevkalade önemli bir merkez olmuş bir şehir. Günümüzde de terörden en çok çeken şehirlerin başında geliyor. Terörün en çok mağdur olan insanların yaşadığı şehir. Son yıllarda Türkiye’de önemli gelişmeler oldu. Özellikle hendek, çukur, bombalama ve terör olaylarının sona ermesiyle birlikte Diyarbakır eski canlılığını, eski huzurunu, yeniden buldu. Her alanda, turizmden, sanayiye, hayvancılıktan tarıma, bilimsel çalışmalardan uluslararası toplantılara kadar Diyarbakır yeni bir merkez oldu. Biz bunu dünkü programımızda çok açık şekilde müşahede ettik. Şikayetlerimize baktığımızda bizim 10 yıllık tarihimiz içerisinde Diyarbakır’dan 4 binin üzerinde şikayet almışız. Bu fevkalade önemlidir. Bunların önemli bir kısmını da sorunları çözerek karara bağlamışız. Türkiye ortalamasının üzerinde bir şikayet gelmiş Diyarbakır’a. Geçmişte yaşanılan sıkıntılar hatırlandığında da bu da gayet normaldir” dedi. "PKK Terör örgütünün beli kırıldı" 2010 yılında Türkiye’de yapılan anayasa değişikliğiyle Türkiye’de halk ve özgürlüklerin genişletilmesi anlamında fevkalade önemli bir mesafenin alındığına işaret eden Malkoç, “Ancak 2013- 2015- 2016 yıllarında PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin ve FETÖ terör örgütünün bu huzur ortamını bu hak ve özgürlükler ortamını zehirlemesi sebebiyle başta çukur, hendek olaylarının ardından 15 temmuz darbe girişiminde ister istemez hak ve özgürlükler alanında kısıtlamalar oldu. Olağanüstü haller ilan edildi. Ancak şunu da belirteyim ki, aradan geçen süre içerisinde Türkiye tekrardan normalleşme oldu. PKK terör örgütünün beli kırıldı. Faaliyetleri asgari seviyeye indi, FETÖ terör örgütüne de ağır darbeler vuruldu. Yurt içinde hareketsiz hale getirildi. İşte bu ortamda Türkiye’de hak ve özgürlüklerinin önü açıldı. Bizler de Kamu denetçileri olarak devletle vatandaş arasındaki sıkıntıları problemleri yargıya intikal etmeden, bir bakıma hakem rolüyle veya arabuluculuk rolüyle veya halkın avukatı rolüyle çözmeye çalışan bir kurumuz.” ifadelerini kullandı. "Terör olaylarından kaynaklı çok şikayet var" Kamu Denetçileri Kurumu bağımsız bir kurum olduğunu ve kimseden talimat veya tavsiyeler almadıklarını belirten Malkoç, Ukrayna’dan gelen ve halen Türkiye’de belli başlı illerde bulunan 1200 savaş mağduru çocukların durumu hakkında Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu ( UNİCEF) tarafından kendilerine gelen teklif doğrultusunda Rus ve Ukraynalı mevkidaşlarıyla temas halinde olduğuna dikkat çeken Malkoç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu ( UNİCEF) tarafından bir teklif iletildi. Savaş bölgelerinde binlerce refakatsiz çocuklar var. Bunların bir kısmının anne ve babaları ölmüş. Bir kısmı savaş sebebiyle anne ve babalarını kaybetmiş veya terk edilmiş. Bizim Rusya ve Ukrayna Ombudsmanlarıyla ilişkilerimizi bildikleri için bu refakatsiz çocuklara nasıl yardımcı olabiliriz öyle bir çalışma yapabilir miyiz diye teklif geldi. Bilindiği gibi Ukraynalı çocuklardan 1200 tanesi zaten Türkiye’de halen var. Eğitimlerine online olarak devam edebiliyorlar. UNİCEF’ten böyle bir teklif gelince biz Sur ve Ukrayna Ombudsmanıyla temasa geçtik. Kendilerine konuyu ilettik. Her iki Ombudsman da gerekli temaslarda bulunduktan sonra Bunu kabul ettiklerini söylediler. Hatta hem Rusya Ombudsmanı hem Ukrayna Ombudsmanı bizim bu teklifimize olumlu karlılık verirken bize bir teklifte de bulundular. Dediler ki bunu sadece çocuklarla sınırlı tutmayalım. Rus Ombudsman’ı Rus vatandaşlarının Ukrayna’daki durumunu görmek istediklerini, oraya gittiklerine yanlarında Türk Ombudsmanı olmasını veya Ukrayna Ombudsmanı sadece savaş bölgelerinde değil.Rusya’daki Ukrayna vatandaşlarını ziyaret etmek istediler Türkiye Ombudsmanı da orada oldun istediler. Biz bunu memnuniyetle karşıladık. Neticede de çocuklar için yapılacak her çalışma bütün insanların gönlüne su serpecek. Bunun için ileriki süreçte İstanbul’da bir platform oluşturacağız. Ve bununla ilgili bir çerçeve hazırlayacağız. Memnuniyetle karşıladılar. Ama günü belli değil. Diyarbakır’da terör olaylarına bağlı mağduriyetlerin giderilmesi başta olmak üzere Türkiye genelinde hangi sorunlar varsa eğitimden, sosyal güvenliğe kadar. Kamu personellerine kadar bunlar sıralanıyor. Ve yıllara göre de sırası değişiyor. Ama birinci sırada özellikle yaşanan hu terör olaylarından dolayı meydana gelene mağduriyetlerin giderilmesi noktasına çok sayıda şikayetler var.” "İyi gidiyoruz. Biraz daha hızlanmamız gerekiyor" Ortadoğu’daki siyasi istikrarsızlık nedeniyle eski kadim ve tarihi şehirlerin önemini yitirdiğine dikkat çeken malkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:“Çevremize baktığımızda İran’da onlarca yıldan beri ambargo var. Kafkasya’da Azerbaycan ve Ermenistan 30 yıldan beri, işgal sonradan çok şükür kurtuluş var. Rusya ambargo altında, Irak da Amerika’nın o kötü işgalinden sonra bir iç savaş hala devam ediyor. Siyasi istikrar yok. Suriye’yi anlatmaya gerek yok. İç savaş 10 yılı geçti. Bölgenin kadim şehirleri, tarihi şehirleri Şam perişan halde Halep yıkıldı, Bağdat çok büyük sıkıntılar içerisinde. Şimdi, Bağdat’ın, Halep’in, Şam’ın veya Beyrut’un o eski fonksiyonu yok artık. Oralar yıkıldı, düzelmesi uzunca zaman alacak. İşte bu bahsettiğine şehirlerin fonksiyonunu kültürel açıdan sosyal açıdan siyasi açıdan iktisadi açıdan başta Diyarbakır olmak üzere Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin üstlenmek zorunda. Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin buna hazır olmalı. Türkiye fevkalade bir çekim merkezi halinde. Coğrafik olarak zaten dünya kurulduğundan beri öyleydi. Osmanlı döneminde Selçuklu döneminde Bizans ve Roma dönemlerinde de öyleydi. Ama şimdi biz buna 21’inci yüz yılda ekonomik, sosyal ve kültürel turizm açısından yeni ilaveler yapıyoruz. Bakın, gidin Van’a yüz binlerce İranlı Van’ı ziyarete geliyor. Diyarbakır’ı Irak ve Suriye açısından anlatmaya gerek var mı? Milyonlarca insan geliyor. Gaziantep ve Şanlıurfa’da öyle. Türkiye böyle bir ülke, bundan sonra daha da güçlenecek. Şu an gelişmeler onu gösteriyor. Dünyadaki enerji krizleri, Ekonomik sarsıntılar dünyada iki kutuplu yani Sovyet – Amerikan dengesinin yıkılıp ardından Amerikan tek başına kalıp dünyada savaşlara sebep olmasının oluşturduğu kötü yönetimden sonra dünya yeniden şekilleniyor. İşte bu şekillenmeden Türkiye’ye çok büyük görevler ve sorumluluklar düşecek. Düşüyor da, buna hazır olmalıyız. Kendi içimizdeki ufak tefek tartışmaları bir kenara bırakmalıyız. Eğer kendi içimizdeki bu tartışmaları bırakıp büyük hedeflere yönelirsek arzu ettiğimiz huzuru, refahı, insan hakları ve demokrasiyi elde ederiz, iyi gidiyoruz. Biraz daha hızlanmamız gerekiyor.”