İdeal Eğitim Vakfı’nın her yıl çeşitli il ve ilçelerde aileye yönelik düzenlenen seminerler, geniş katılımlarla gerçekleştiriliyor.

Mardin merkez Artuklu ilçesinde de İDEV Başkan yardımcısı Medeni Taş’ın katılımıyla “Ailem Cennetim Olsun” programı düzenlendi.

Programa birçok ailenin katılımıyla gerçekleşerek, seminer içeriğinde ailenin önemi, İslam dininde ailenin rolü ve ailenin gücü hakkında konulara yer verildi.

Program, Abdullah Aktürk hocanın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Açış konuşmasını yapan Mardin İDEV Temsilcisi Ahmet Nas, aileye yönelik yapılan ve çokça faydası dokunan bu tür programlara katılan herkese teşekkürde bulunarak bu seminerlerin devamı için Yüce Allah’tan niyazda bulundu.

Konuk olarak programa katılan İdeal Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı Taş, konuşmasını bir ayetle başlatarak, “Bazı ayetler vardır ki insanın bedeninde durur kalpleri titretir. Birçok kişi etkileyen ayetlerden biri ise ‘Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun! Üzerinde (cehennemde) son derece güçlü, Allah'ın kendilerine emrettiği şeylere isyan etmeyen ve emredildikleri her şeyi yapan (görevli) melekler vardır’ ayetidir. Burada zikredilen iki unsur var insan ve taş unsurudur. Yüce Allah bazen iki şeyi mukayese etmek için birlikte bizlere verir. İnsan ve taş. Bu ateş öyle şiddetli bir ateştir ki taşı bile eritir. Taşı eriten bu ateş insana neler yapmaz ki.” dedi.

“Vakıf olarak icra ettiğimiz aile seminerlerindeki amaç bilinçlenme ve bir farkındalık uyandırma niyetiyle yola çıkıyoruz”
Ailenin önemine vurgu yapan Taş, ailenin İslam düşmanları tarafından parçalanma hedefinde bulunduğunu dolayısıyla bugünün çekirdek ailesinin artık son kale olduğunu belirterek, “Aile son kaledir. Niçin son kale? Çünkü bizleri böle böle, parçalaya parçalaya en son buraya kadar indirgediler. Biz önce bir ümmettik, sonra devletlere böldüler. Devletleri kendi içinde, Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı, Zaza’sı, Fars’ı diye ayırdılar. Suni sınırlar çizdiler. Daha sonra etnik kimlikler, mezhepler üzerinden ayırdılar bizleri. En son 20-30 yıl öncesine kadar elimizde geniş bir aile kalmıştı. İçerisinde dedelerin, nenelerin, amcaların, teyzelerin olduğu. En azından bir oto-kontrol mekanizması sunan koruyucu bir kurumdu. Onu da yıktılar. Şimdi çekirdek aile dedikleri, bireyselliği, bencilliği öne çıkarıldığı sadece anne, baba, bir de çocuklar. Akraba yok, Sıla-i Rahim yok, konu komşu yok. Böyle dar zindanlara hapsedilmiş bir mesele. Dolayısıyla çekirdek ailemiz artık bizim son kalemizdir. İslam düşmanları bu son kaleye dâhil göz dikmişler. Orayı bile parçalamak istiyorlar. Ceplerimize soktukları cep telefonlarıyla, internetle o evin içini dahi öyle bırakmıyorlar. Aile de düşerse korkarız ki geriye bir şey kalmayacak. Dolayısıyla bu yapmış olduğumuz seminerler bu anlamda önemlidir. Aile seminerleri en azından bir bilinçlenme, bir farkındalık uyandırma niyetiyle bizler vakıf olarak yola çıktık ve bu hususta istiyoruz ki başka kendimiz ve ailelerimiz bu hususta ziyadesiyle istifade edebilsin.” şeklinde belirtti.

Dünya içinde huzurlu aile ortamı ayrıca cennetten bir mekân olduğunu aktaran Taş, “Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, ‘dünya müminin zindanı kâfirin cennetidir’ buyurmaktadır. Dünyanın kendi için de bir saray, bir cennet vardır. Çektiğimiz çile ve sıkıntılar hasebiyle dünya bizim için bir zindan olabilir. Ancak bir öyle yerlerde vardır ki Allah-u Teâlâ o yerleri öyle güzel serpiştirmiş ki Peygamber Efendimiz Aleyhisselam de bize bunu müjdesini veriyor. Mesela biz hadislere baktığımız vakit Ravza-i Mutahhara o Müslümanların ashabının olduğu yer cennetten bir bahçedir. Bazen Kâbe’nin kendisi cennetten bir bahçedir. Arafat bir bahçedir. Ancak benim kastettiğim asıl konu bizzat sahih hadislerden geçen Peygamberimizin salih veya saliha bir eş, salih ve saliha evlatların içinde olduğu aile evler dünyadaki cennetlerdir. Cennetin dünyadaki şubeleridir. Onun için bizim evlerimizin güzelliği, evlerimizin cennet olması da mümkündür. Bütün eksiklikler içerisinde belki o aile ortamımızın verdiği huzur bizlere bir cennet ortamını sunacaktır. Dolayısıyla biz bu meselenin özellikle üstünde durmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Taş, ailenin kavramsal meseleleriyle ilgili örnekler vererek, “Araplarda Aile için usra kelimesi kullanılır. Aynı kelime üç farklı manada da kullanılır. Bir, terazinin birbirini dengeleyen kefeleri için kullanılır. İki, zırh insanı koruyan bir kalkan için kullanılır. Üç, birbirine dayanarak ayakta duran, dengede duran dengeleyici şeyler için kullanılır. Onun için aile kavramı günlük hayatta da kullanılan nesneleri bu tür indirgemiştir. Meseleyi kavramsal olarak da doğru yere oturmak için de kullanılır.” dedi.

“Peygamberimiz evlere girip çıkan, ailelerin meseleleriyle ilgilenen ve birçok evde ders veren kıymetli bir Peygamberdi”
Tüm İslam âlemine örneklik teşkil eden Peygamber evi hakkında konuşan Taş, “Peygamber evi insanın içine huzur serpiştiren bir iklim havasıdır adeta. Öyle bir iklim ki, kulağa hoş gelen bir namedir. Ammar’ların rahatlıkla gelip, dert döktüğü bir evdir. Hazreti Bilal'in özgürlüğüne kavuştuğu bir evdir Peygamber evi. Hazret-i Zeyd'in anne ve babasının eksikliğini hissettirmeyen bir evdir. Ebu Hureyre'nin himaye olduğu, açlığını giderdiği bir evdir. Her sahabenin dünyasında peygamber evinin istisna bir yeri vardır. Onun için biz Peygamber evi dediğimiz vakit sadece Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’ın evini de kast etmiyoruz. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’ın mektebinde yetişen o ashabı oradan aldığı ders, hikmetle, ibretle kendi evlerini de Peygamber evine dönüştüren ve sadece o da değil, Peygamberimizin dokunduğu evler vardır. Yani Peygamberimiz evlere girip çıkan, ailelerin meseleleriyle ilgilenen ve birçok evde ders veren kıymetli bir Peygamberdi. Onun için Peygamber evi denildiği vakit sadece Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’ın evi değil bizzat Ashabın da tek tek Peygamber evine dönüştüğü evlerden de bahsediyoruz. Peygamber evi herkes olay ulaşsın diye Mescidin hemen bir içinde yapılmıştı. Sözüm ona şimdiki idarecilerimizin, yöneticilerimizin, valiliklerimizin, bakanlarımızın insanların ulaşamadığı, güvenlikçilerin kapıda sizi durdurduğu evler değildi. Hayatla iç içe, insanlıkla iç içe, ashap ile iç içe, öyle ki elimi uzatsam yetişebileceğin tarzdaydı. Savaşta da Peygamber Aleyhiseelam’ın çadırı bütün sahabenin bulunduğu tam ortasındaydı.” şeklinde katardı.

Program, Abdurrahim Özgün hocanın yaptığı dua ile son buldu. 

Kaynak: İLKHA