Diyarbakır İçkale’nin kuzeydoğu köşesinde yer alan ve yaklaşık 1800 yıllık geçmişiyle dikkat çeken Saint George Kilisesi, tarih boyunca geçirdiği dönüşümlerle kentin kültürel hafızasında önemli bir yer tutmaya devam ediyor. Roma dönemine tarihlenen yapı, mimari özellikleri ve özgün “parmak izi şeklindeki” kubbesiyle hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
3. Yüzyıldan Günümüze Uzanan Mimari Miras
İnşa kitabesi bulunmayan ancak 3. yüzyıla tarihlendirildiği belirtilen Saint George Kilisesi, üç nefli ve bazilika planlı yapısıyla erken dönem Hristiyan mimarisinin önemli örnekleri arasında gösteriliyor. Yapının doğu cephesi, sur duvarlarıyla birleşerek Dicle Vadisi’ne doğru konumlanıyor.
Orta nef, elips biçimli dikkat çekici bir kubbe ile örtülürken, nefleri birbirinden ayıran ayak dizileri ve yüksek kemerler, dönemin estetik anlayışını yansıtıyor.

Artuklu Döneminde Hamama Dönüştürüldi
Tarihi yapının geçirdiği en önemli dönüşümlerden biri ise Artuklu döneminde yaşandı. Bu dönemde kilisenin batı kısmına kubbeli bir bölüm eklenerek yapı hamam olarak kullanıldı. Kare planlı olarak tasarlanan bu bölümde, sekiz ayağın taşıdığı sivri kemerlerle örtü sistemi oluşturuldu. Ancak bu üst örtü günümüze kadar ulaşamadı.
Bugün Sanat Galerisi Olarak Hizmet Veriyor
Uzun yıllar farklı işlevlerle kullanılan Saint George Kilisesi, yapılan restorasyon çalışmalarının ardından günümüzde sanat galerisi olarak kapılarını ziyaretçilere açıyor. Tarihi atmosferi korunarak yeniden işlev kazandırılan yapı, sergilere ev sahipliği yaparken Diyarbakır’ın kültür ve sanat hayatına da önemli katkı sunuyor.
Parmak izi formundaki kubbesi, çok katmanlı tarihi ve özgün mimarisiyle Saint George Kilisesi, Diyarbakır’ın en dikkat çeken kültürel mirasları arasında yer almaya devam ediyor.
