Bir zamanlar avlularda, damlarda ve sokak başlarında kurulan sıcak ilişkilerle anılan Diyarbakır’da, apartman yaşamı komşuluk kültürünü sessizce değiştirdi. Özellikle yeni yerleşim alanlarında yükselen çok katlı binalar, insanları aynı çatının altında ama birbirinden kopuk bir yaşama sürüklüyor.
Yapılan gözlemler, birçok kişinin kapı komşusuyla dahi merhabalaşmadığını, hatta birbirlerinin isimlerini bile bilmediğini ortaya koyuyor. Özellikle büyük sitelerde yaşayanlar için asansörde karşılaşmak bile tesadüf hâline gelmiş durumda.
Geçmişte çocukların birlikte oynadığı sokaklar, kadınların birlikte yaptığı kışlık hazırlıklar ve kapı önünde içilen akşam çayları yerini bireyselliğe bıraktı. Bu durum, yalnızlık hissini artırırken sosyal dayanışmayı da zayıflatıyor.
Diyarbakır’ın eski mahalle kültürünü özleyen vatandaşlar, “Bir cenaze ya da düğün olmasa kimse kimseyi tanımıyor” diyerek duruma tepki gösteriyor. Uzmanlar ise toplumsal bağların güçlenmesi için komşuluk ilişkilerinin yeniden canlandırılması gerektiğini vurguluyor.
Apartman toplantılarının artırılması, ortak alanların daha aktif kullanılması ve küçük sosyal etkinliklerin teşvik edilmesi gibi adımların bu yabancılaşmayı azaltabileceği ifade ediliyor.
