Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde 66 yıldır şapka ve kasket üreten 76 yaşındaki Remzi Kağar, mesleğini ilk günkü heyecanla sürdürüyor.
Küçük yaşta başladığı mesleğini hayatına adayan Kağar, hikâyesini şu sözlerle anlatıyor:“10 yaşında abimin yanında çırak olarak başladım. Abim 1952’den beri şapka yapıyordu. O dönem bu sokaklarda esnaf kültürü hakimdi. Sabah ezanıyla dükkânı açar, akşama kadar hem öğrenir hem öğretir hem de üretim yapardık. Günde 200’e yakın şapka dikerdik.”

Teknolojiye Direnen El Emeği
Konfeksiyon ürünlerinin artmasıyla el yapımı şapkaların satışının azaldığını söyleyen Kağar, el emeğinin değerine dikkat çekti:“Bizim bir şapkayı bitirmemiz bir günümüzü alıyor, oysa konfeksiyon saatler içinde yüzlercesini üretiyor. El emeği, göz nuru şapkaları artık sadece eski müşterilerimiz tercih ediyor.”

Son Usta: “Biz Artık Tarihin Eski Sayfalarıyız”
Daracık dükkânında hâlâ demir kazanlı ütü, büyük terzi makası ve 40 yıllık dikiş makinesiyle üretime devam eden Kağar, mesleğin yok oluşuna üzüntüyle değiniyor:“Bu işi yapacak ya da çıraklık öğrenmek isteyen kimse kalmadı. Ben de ‘Biz artık tarihin eski sayfalarıyız’ diyorum. Yine de gücüm yettiğince bu mesleği sürdüreceğim.”

Sur’un Kültürel Mirası Tehlikede
Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde yüzyıllardır süregelen zanaatkârlık geleneğinin temsilcilerinden biri olan Remzi Kağar, hem kentin kültürel hafızasını hem de kaybolmaya yüz tutmuş bir mesleği yaşatmaya çalışıyor.
