Diyarbakır’ın tarihi dokusunu koruyan Çarşiya Şewiti, sadece taş duvarlarıyla değil, içinde barındırdığı hikâyelerle de geçmişi günümüze taşıyor. Bu hikâyelerden biri de yarım asırlık emeğiyle hafızalara kazınan 63 yaşındaki Delal Keskin’e ait.
Henüz 13 yaşındayken şiş ve tığla tanıştığını anlatan Keskin, ilk işlediği parçanın bir patik olduğunu belirterek, “Bizim dönemimizde el emeği çok kıymetliydi. Çeyiz hazırlamak hem bir gelenek hem de bir kültürdü. Patikten hırkaya, dantelden seccadeye kadar birçok ürünü yıllar boyunca işledim. Kimi bir günde biter, kimi bir ayımı alır. Hepsi göz nurudur” dedi.
El işinin Güneydoğu’daki çeyiz kültüründe derin bir iz bıraktığını vurgulayan Keskin, modern yaşamla birlikte kullanımının azalsa da hâlâ özel bir değer taşıdığını söyledi. Beyaz eşyaların üzerine serilen dantelli günleri hatırladığını dile getiren Keskin, “Şimdi daha az tercih edilse de kişiye özel olması ve motiflerin çeşitliliği gençleri cezbediyor. Kendimi bu kültürün taşıyıcılarından biri olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
Kanaviçenin en zor işlerden biri olduğunu belirten usta eller, yıllar içinde dört ila beş sandığı dolduracak kadar eser işledi. Otuz yaşında açtığı dükkânla hem geçimini sağladığını hem de genç kızlara bu sanatı öğretmenin gururunu yaşadığını dile getiren Keskin, “İnsan yaşlandıkça ardında kalıcı bir iz bırakmak istiyor. Ben de yıllar boyunca 15-20 genç kıza bildiklerimi öğrettim. Onlar öğrendikçe bu kültür yaşamaya devam edecek” diye konuştu.
Görme sorunları nedeniyle artık eskisi kadar üretim yapamasa da hâlâ gençlere yol göstermeyi sürdüren Keskin, Diyarbakır’ın kültürel hafızasında önemli bir yer ediniyor.
