Diyarbakır Ulu Camii’nin Altındaki Gizemli Geçit

İslam dünyasının 5. Harem-i Şerifi olarak kabul edilen Diyarbakır Ulu Camii, sahip olduğu köklü geçmişin yanı sıra altında yer alan gizemli geçitle yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.

Diyarbakır Ulu Camii’nin Altındaki Gizemli Geçit

İslam dünyasının 5. Harem-i Şerifi olarak kabul edilen Diyarbakır Ulu Camii, sahip olduğu köklü geçmişin yanı sıra altında yer alan gizemli geçitle yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.

3 Bin 400 Yıllık Tarihin Kalbinde Saklı Bir Yapı

Diyarbakır’ın merkezinde yer alan Ulu Camii, M.S. 639 yılında kentin Müslüman Araplar tarafından fethedilmesinin ardından, dönemin en büyük mabedi olan Martoma Kilisesi’nin camiye çevrilmesiyle oluşturuldu. Tarihi kaynaklar ve kitabelere göre yapı, 1091 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın buyruğuyla kapsamlı bir onarım gördü. Farklı dönemlerde yapılan eklemelerle bugünkü görünümüne kavuşan cami, 1115 yılında yaşanan yangın ve depremde büyük zarar gördü. Bu afetlerde kemerler, sütunlar ve bezemeli taşların yıkıldığı, dışarıda görülen bazı mermer taşların da bu tarihten sonra yayıldığı belirtiliyor.

Anadolu’daki Emeviye Yansıması

Erken İslam döneminin önemli yapılarından Şam Emeviye Camii’ne olan mimari benzerliğiyle dikkat çeken Diyarbakır Ulu Camii, bu yönüyle Anadolu’daki en önemli İslam mimarisi örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Caminin avlusunda ayrıca, sibernetiğin babası olarak bilinen ünlü bilgin El Cezeri tarafından yapıldığı belirtilen güneş saati de bulunuyor.

Ulu Camii’nin Altındaki Geçit Merak Uyandırıyor

Ulu Camii’nin altında yer alan ve ziyaretçilerin büyük ilgisini çeken geçidin, yaklaşık 16,5 metre uzunluğunda, 2,5 metre genişliğinde ve 2,8 metre yüksekliğinde olduğu ifade ediliyor. Yüzyıllardır doğal bir su kaynağını beslediği belirtilen bu tarihi yapı, cami içerisindeki halının altında bulunan camla kaplı bir boşluktan görülebiliyor. Alt kısmın oda şeklinde bir yapıya sahip olması, burayla ilgili rivayetlerin de artmasına neden oluyor.

Sarnıç ve Gizli Geçit Rivayetleri

Yerli halkın ve şehre gelen turistlerin sıkça ziyaret ettiği bu bölüm hakkında birçok rivayet bulunuyor. Rivayetlere göre geçidin bir sarnıca açıldığı ve Diyarbakır’ın farklı noktalarına uzanan gizli kapılarla bağlantılı olduğu öne sürülüyor. Bir diğer rivayete göre ise bu alan, Ulu Camii’nin temelini oluşturan Martoma Kilisesi’ne açılıyor.

Martoma Kilisesi’nden Ulu Camii’ne Uzanan Süreç

Tarihi kaynaklara göre Martoma Kilisesi’nin kökenleri Milat’tan Önceki dönemlere kadar uzanıyor. Hz. İsa’nın havarilerinden Martoma’nın kardeşi Müjdeci Moraday’ın bölgeye gelerek Hristiyanlığı yaymasıyla birlikte Diyarbakır, dönemin Akbar Krallığı döneminde Hristiyanlığı benimseyen önemli merkezlerden biri haline geldi. Putperestlikten vazgeçen halk, eski mabetlerin üzerine kilise ve manastırlar inşa etti. Diyarbakır’ın merkezindeki Martoma Kilisesi de bu yapılardan biri olarak öne çıktı.

Milat’tan sonra 630’lu yıllarda kilisenin önce bir kısmı, ardından tamamı camiye çevrildi. Selçuklular, Artuklular, Akkoyunlular ve Osmanlılar döneminde yapılan eklemelerle bugünkü halini alan Ulu Camii, Anadolu’nun en eski camileri arasında yer alıyor.

Uzmanlardan Uyarı: Rivayetler Kesin Verilere Dayanmıyor

Uzmanlar, Diyarbakır’ın tarih boyunca 33 medeniyete ev sahipliği yaptığını ve her dönemde kültürel, mimari ve tarihi yapılar inşa edildiğini belirtiyor. Kentteki birçok yapının birbiriyle bağlantılı olmasının doğal bir tarihi süreç olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Ulu Camii’nin altındaki geçitle ilgili anlatılan rivayetlerin ise şu an için kesin tarihi veri ve belgelere dayanmadığını vurguluyor.

Tüm gizemiyle varlığını sürdüren Diyarbakır Ulu Camii’nin altındaki bu geçit, kentin çok katmanlı tarihini gözler önüne seren önemli unsurlardan biri olarak ziyaretçileri etkilemeyi sürdürüyor.