Diyarbakırlı yazar Aziz Gülmüş, çocukluğundan beri Sur’un gölgesinde gördüğü iri kıyım bir adamın kim olduğunu hep merak ettiğini belirtiyor.
Babasının köyüne komşu bir köyde yaşadığını ve akrabalar arasında anlatılan hikâyeyi yıllarca dinlediğini söyleyen Gülmüş, “Selim’in yaşadığı aşk, Kürt klasik sevda hikâyelerinden farksızdı. Planlı bir çalışma ile bu hikâyeyi birinci ağızdan dinleyip kaleme almaya karar verdim. Selim’in hikâyesi kurgu değil, yaşanmış bir sevdadır.” ifadelerini kullanıyor.

Diyarbakır Kültürünün Derin İzleri Kitapta Can Buluyor
Dilmayîn, sadece bir aşk hikâyesi anlatmakla kalmıyor, kentin kadim kültürünü de gözler önüne seriyor. Gülmüş, Diyarbakır’ın tarih ve insan ilişkilerini şöyle aktarıyor:“Diyarbakır Delilerinin her birinin destansı bir hikâyesi vardır. Bu yüzden halkımız onlara ‘deli’ değil ‘veli’ der. Hiçbir ‘veli’ kapısını çaldığı bir evden boş gönderilmemiştir. Esnaflar yemek yedirir, hamamcılar temizler, fırıncılar ekmek verirdi. Bu kadim şehir surlarıyla insanını nasıl koruduysa, halkı da delilerini öyle kucaklamıştır.”
Feodal Baskılarla Yoğrulmuş Bir Aşk
Kitapta Selim ile Tasihe’nin büyük aşkı, feodal düzen ve katı din anlayışının yarattığı dram üzerinden anlatılıyor. Gülmüş, Selim’i “koca yürekli bir şövalye” olarak tanımlıyor: “Selim, tertemiz sevdasında feodal anlayışların ve katı din taassubunun ihanetine uğramıştır. Günümüz insanının anlamakta zorlanacağı bir sadakat örneği sergilemiş, kavuşamasa da sevdasından vazgeçmemiştir. O, etrafını kuşatan yılanlarla baş edemeyince, tıpkı ateşle çevrili bir akrep gibi kendi içine yönelmiş ve aklını yitirerek surların şefkatli kollarına sığınmıştır.”

Günümüz Aşklarına Toplumsal Eleştiri
Gülmüş, Selim’in hikâyesinin bugünün ilişkilerine dair önemli mesajlar içerdiğini vurguluyor:“Gelişen toplum ve yeni değer yargıları, aşkın yerini maddi beklentilere bıraktı. Sevgi, günlük eğlenceye dönüştü. Selim’in hikâyesi, sadakatin ve gerçek sevdanın ne anlama geldiğini hatırlatıyor. Bu, bugünün kaypak insan ilişkilerine karşı güçlü bir ders niteliğindedir.”
Bir Yıllık Röportaj Maratonu
Yazar, kitabı hazırlarken karşılaştığı zorlukları da paylaştı:“Tam 27 kişiyle röportaj yapmayı planladım. Selim’in akrabaları, ‘itibarsızlaştıracağımı’ düşünerek görüştüğüm kişileri uyardı. Buna rağmen pes etmedim. Röportajları gizli gizli yaptım, notlar aldım ve taslağımı bir yılda tamamladım.”
Ancak yayımlama sürecinde farklı bir sorunla karşılaştığını da belirtiyor:“Diyarbakır’daki bir yayıneviyle anlaştık. Kitap az sayıda, bandrolsuz ve Kültür Bakanlığı’ndan ISBN alınmadan basıldı. Hatta fuara çağrıldım ve imza etkinliği yapıldı. Fuardan sonra gerçeği öğrenip yayıneviyle yollarımı ayırdım.”
Töre ve İnsanlık Arasındaki İnce Çizgi
Dilmayîn, sadece Selim ve Tasihe’nin aşkını değil, Kürt toplumundaki iyi ve kötü törelerin çatışmasını da ele alıyor. Gülmüş, eseri şöyle özetliyor: “Eser, insanı iyiliğe yönlendiren töre ile kötü kuralların esiri olmuş töre arasındaki farkı gözler önüne seriyor. İyi kuralları koruyup, kötü olanların esiri olmamayı öğütlüyor. Nasihate kalkmadan, gönülle zıtlaşmadan anlatıyor.”
Diyarbakır’ın Ruhunu Yansıtan Bir Eser
Aziz Gülmüş, kitabın Diyarbakır halkının dayanışma kültürüne de ışık tuttuğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:“Bu kitap sadece Selim’in hikâyesi değil; Diyarbakır’ın esnafıyla, komşuluğuyla, sahiplenen yüce gönüllü insanıyla bir bütün. Diyarbakır insanı nasıl surlarıyla kenti koruduysa, insanını da aynı sıcaklıkla kucaklamıştır.”
