Diyarbakır ve Şanlıurfa illeri arasında bulunan Karacadağ Yaylası’nda mevsimsel göç süreci sona erdi. Bahar ve yaz aylarında hayvancılık yapan göçer ailelerin konakladığı yaylada, havaların erken soğuması ve kar yağışının başlamasıyla birlikte dönüş hareketliliği yaşandı.

Yaklaşık 1952 metre rakıma sahip olan ve sönmüş bir volkan özelliği taşıyan Karacadağ, 8 bin kilometrekarelik geniş alanıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli yaylaları arasında yer alıyor. Diyarbakır Havzası ile Şanlıurfa Platosu arasında konumlanan dağ, hardal, çoban çantası, yabani kiraz, çitlembik, tere ve kengerin de aralarında bulunduğu 600’den fazla endemik bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Bu zengin flora, hem küçükbaş hayvancılıkla uğraşan göçerler hem de arıcılar için bölgeyi cazip hale getiriyor.

Bahar Aylarında Zorlu Yolculuk
Göçer aileler her yıl nisan ayında zorlu bir yolculukla Karacadağ’ın yüksek kesimlerine çıkıyor. Keçi ve koyun sürüleri, çoğunlukla ailenin genç bireyleri tarafından yaya olarak yaylaya götürülürken, yolculuk iki ila üç gün sürebiliyor. Ailenin diğer fertleri ise eşyalarını araçlarla önceden taşıyarak çadırlarını kuruyor ve yaşam alanlarını hazırlıyor.

Yaz boyunca yaylada kalan göçerler, hayvanlarını endemik bitkilerle beslerken çok sayıda kaynak suyundan da faydalanıyor. Bu doğal koşullar, özellikle küçükbaş hayvanların verimini artırıyor.
Soğuk Hava Dönüşü Hızlandırdı
Yaylada geceleri hava sıcaklığının 1 dereceye kadar düşmesi ve kar yağışının başlamasıyla birlikte göçerler dönüş hazırlıklarını tamamladı. Çadırlar söküldü, hayvanlar köylere indirildi. Göçer aileler, kış aylarını köylerindeki evlerinde geçirerek hayvanlarını ahırlarda besleyecek.

20 Metrekarelik Çadırlarda Yaşam
Yayla yaşamında göçer aileler, birkaç çadırdan oluşan sade bir düzen kuruyor. Çadırlardan biri mutfak olarak kullanılırken, soğuk havalarda hayvanlar için ayrı bir çadır ayrılıyor. Yaklaşık 20 metrekarelik çadırda sürdürülen yaşamda, yer yatakları ve yün yorganlar dikkat çekiyor.
Doğal Beslenme, Doğal Yaşam
Göçerler, keçi ve koyunlardan elde ettikleri sütü peynir ve yoğurda dönüştürerek tüketiyor ya da satıyor. Yünler ise yatak ve yorgan yapımında kullanılıyor. Çadırların çevresinde kümes hayvanları beslenirken, arıcılıkla uğraşan ailelerin doğal bal üretimi de yaylada öne çıkıyor.

Güneş enerjisiyle elektrik ihtiyacını karşılayan bazı aileler, mini buzdolaplarıyla gıdalarını muhafaza edebiliyor. Odun ateşinde pişirilen yemekler ve yöreye özgü Karacadağ pirinci, yayla sofralarının vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Bahar İçin Geri Sayım
Göçer aileler, kış aylarını köylerinde geçirdikten sonra nisan ayı başında yeniden Karacadağ Yaylası’na çıkmaya hazırlanıyor. Her yıl tekrarlanan bu döngü, hem bölgenin kültürel mirasını yaşatıyor hem de geleneksel hayvancılığın sürdürülmesine katkı sağlıyor.
