Türkiye için Başkanlık sistemi olmalı

Türkiye için Başkanlık sistemi olmalı

 

Sinan YILMAZ/RÖPORTAJ

Sağlık- Sen Genel Başkan Yardımcısı Abdülaziz Aslan ile anayasa değişikliği referandumu ve Başkanlık

sistemi üzerine konuþtu. Aslan, "Tek başına iktidar şansı olmayanların, sisteme itiraz ettiğini görüyoruz" dedi.

Sağlık- Sen Genel Başkan Yardımcısı Abdülaziz Aslan sorularımızı yanıtladı. Anayasa değişikliği referandumu

ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

"Doğu toplumlarının kültür ve medeniyetleri dikkate alınırsa ülkemizde

Demokratik yöntemlerin bir türü olan Başkanlık sisteminin daha uygun olduğu

sonucuna ulaşılabilir. Çünkü parlamenter sistem çok daha fazla uzlaşı

kültürünü gerektiriyor ki, buda doğu toplumlarında azdır .Bu yüzden koalisyon

hükümetleri ya kurulamıyor veya çok kısa ömürlü oluyor, kurulsa bile başarılı

olamıyor. Türkiye bu bakımdan zengin bir deneyime sahiptir. Yakın tarihteki

demokrasi tecrübesi, başkanlık sisteminin parlamenter sisteme oranla daha iyi

veya en azından daha az zararlı olacağını gösteriyor. Çünkü başkanlık sistemi

yürütmeyi güçlü kıldığı ve kuvvetler ayrımına iyi uygulandığı için istenmektedir.

Türkiye'deki başkanlık rejimi tartışmaları Türkiye'de köklü dönüşüm

Politikalarını yürürlüğe koymak isteyen,bu politikaları yürürlüğe

koyarken parlamentonun,engelleyici rolünden kurtulmak isteyen güçlü liderlerden

Erbakan: Devlet Başkanlığı (başkan) ile hükümet Başkanlığı (Başbakan) birleştirerek

icraya kuvvet ve sürat sağlanacak ve başkanı tek dereceli millet

seçerse devlet-millet kaynaşması ve bütünleşmesi kendiliğinden olur demiş.

Özal: Koalisyonların atılım yapamadıklarının altını çizerek Türkiye

olarak ilk 10-15 ülke arasına girmek istiyorsak atılım yapmamız gerektiğini

ve bunun için de başkanlık sisteminin şart olduğunu söylemiş.

Demirel: Siyasi tıkanıklığın aşması için cumhurbaşkanını halk seçmelidir

diye dile getirmiştir. Peki Başkanlık sistemine neden itiraz ediliyor?

"Ne var ki başkanlık sistemiyle ilgili itirazlar, çoğunlukla şahıs eksenli yapılmaktadır.

Başkanlık sisteminin şahıs bağlamında değerlendirmesi, sığ veya

hedef saptırıcı bir yaklaşımdır. Eğer konu şahıslar üzerinde tartışılırsa,

Başkanlıklarda bir kişi en fazla iki kez üst üste seçilebilirken,parlamenter sistemde

beş kez veya daha fazla Başbakan olabiliyor. Recep Tayyip Erdoğan Başkan

olacak diye bir sisteme karşı çıkmak,konunun ciddiyetinden uzak bir

yaklaşımdır.Halkın Ekseriyetinin,birini Başkan seçmesine itiraz ediliyorsa,o

zaman itirazın delilleri fark eder.Burada itiraz halkın ekseriyetinin

tercihinedir.Başkanlık sistemine değildir.

Bir çok toplumda olduğu gibi Anadolu

bölgesindeki halklarda genellikle orta

yoldan yanadır.Mütedeyyin,muhafazakar

ve uç noktalara mesafelidir.Eğer

Başkanlık sistemine geçilirse,Türkiye de

hiç bir zaman katı laikten yana

olanlar,sol ideolojiden yana olanlar,etnik

üstünlüğü savunanlar ve mezhebi ayrımcılığı

himaye edenler Başkan olamaz,iktidara

gelemez. Toplumun siyasi reflekslerini

dikkate alarak söylüyorum.

Esasen Başkanlık sistemine itiraz edenlerde

bu gerçekleri biliyorlar ve bildikleri

için itiraz ediyorlar. Ama itirazlarının

gerçek nedenlerini gizleyerek kendileri

açısından daha uygun düşen bir nedeni

öne sürüyorlar."

Tek başına iktidar olma

şansları olmayanlar mı itiraz

ediyor?

"Başkanlık sistemine güçlü itirazların

uç noktalardan gelmesi,itirazlarının tek

başına iktidar olma şansı olmayanlardan

gelmesi,itirazlarının gerçek nedenlerine

ışık tutuyor. Halkın ekseriyeti,siyasal

erki belirleyen temel unsur olarak kabul

edilmişse,halkın tercihine katılmasak da

kabul etmek ve saygı duymak zorundayız.

Halk birini seçmişse makbulliyet

şartı hasıl olmuş demektir.

Ak Parti Başkanlık sistemini

gündemine taşırken başlıca

argümanları sıralayabilir

misiniz?

"Hızlı gelişen dinamik bir ülke olan

Türkiye'nin ilerlemede karşısına çıkan

sosyal,siyasal ve ekonomik engelleri aşabilmesi

için hızlı ve sorunsuz bir şekilde

karar alıp uygulayan iş bitirici bir siyasi

iktidara ihtiyacı olması ve mevcut parlementer

hükümet sisteminin istikrarsız

ve yavaş işlemesindendir. Aslında 1982

Anayasası ve Cumhurbaşkanının halk

tarafından seçilmesi Türkiye'deki sistemi

yarı Başkanlık sistemine yakın bir yere

getirmiştir.Cumhurbaşkanı yüksek

bürokratların seçiminde daha önemli

hale gelmiştir.Sorumluluğu olmayan

fakat geniş yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı

yerine,halka hesap veren,fatura

kesilebilen bir Başkan daha aktif ve verimli

olur kanaatindeyim Ülkemizde adil

ve temsil gücü yüksek bir yönetim sisteminin

adımları atılmaz,özgür ve çoğulcu

medya,gelir dağılımı daha adil hale

getirilmez,bağımsız ve tarafsız

yargı,etkin ve bağımsız sivil toplum

kuruluşları,düzenleyici ve denetleyici

devlet kurulları,siyasi partiler kanunu ve

seçim sisteminin yeniden düzenlenmesi,

eğitimin yaygınlaşması vs meşru

evrensel değerler dikkate alınmaz ise tek

başına sistem değişikliğinin tüm sorunlara

çözüm olması beklenemez bir

gerçektir. Türkiye'de doğru sistemi inşa edebilmemiz için en güvenilir yol,sistem tartışmalarını meşru evrensel değerler üzerinden yürütmektir. Mahatma

Gandi;Çağdaş kanunların var olduğu,ancak çağ dışı anlayıştaki uygulayıcıların bulunduğu bir ülkede yaşamaktansa,

çağdaş olmayan kanunların var olduğu,ancak çağdaş anlayışlı uygulayıcıların

bulunduğu bir ülkede yaşamayı tercih ederim diyor. Doğrusu ve

ideal olanı,iki ilkelikten birini tercih etmektense hem çağdaş kanunların,hem

çağdaş uygulayıcıların olduğu bir ülke

inşa etmektir."