Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hematoloji uzmanı olan Dr. Özlem Beyler, Akdeniz Anemisi olarak da bilinen talasemi hastalığının genetik bir kansızlık durumu olduğunu belirtti.
Ebeveynlerde taşıyıcılık varsa, çocukta hastalığın görülme ihtimalinin 4'te 1 olduğunu vurgulayan Dr. Beyler, Türkiye genelinde bu hastalığın yaklaşık %2 oranında mevcut olduğunu açıkladı.
Dr. Beyler, taşıyıcılığın önemine dikkat çekerek, evlilik öncesi genetik danışmanlığın gerekliliğine değindi. Hastaların evlilik öncesinde yapılan tarama testleriyle belirlendiklerini ve hemoglobin elektroforezi gibi yöntemlerle bilgilendirildiklerini ifade etti. Taşıyıcılığın bir hastalık olmadığını ve tedavi gerektirmediğini vurgulayan Dr. Beyler, taşıyıcıların evlenmelerinde veya çocuk sahibi olmalarında bir engel olmadığını ancak çocuklarına hastalığın geçebileceği gerçeğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti.
Hastaların gereksiz demir tedavisine maruz kalma riskine de değinen Dr. Beyler, bu nedenle mutlaka bir hematoloji uzmanına danışılması gerektiğini önerdi. Bazı ağır talasemi vakalarında aylık kan nakli gerekebileceğini ve buna bağlı olarak demir yüklerinin artabileceğini açıkladı. Beslenme konusunda özel bir kısıtlamanın olmadığını belirten Dr. Beyler, bazen folik asit desteği verildiğini ve kan değerlerine göre tedavi planlandığını ifade etti.
Türkiye'nin Akdeniz Bölgesi'ne komşuluğu nedeniyle bu hastalığın sık görüldüğünü vurgulayan Dr. Beyler, halsizlik, aşırı yorgunluk gibi belirtileri olan kişilerin doktora başvurması gerektiğini söyledi.
Evlilik öncesi yapılan rutin tarama testlerinin önemine değinen Dr. Beyler, bu sayede yüksek taşıyıcılık oranları nedeniyle doğacak çocuklara hastalığın aktarılmasının önüne geçilebileceğini dile getirdi. Türkiye genelindeki taşıyıcılık oranının %2 olduğunu ancak bölgesel olarak bu oranın daha yüksek olduğunu belirtti, özellikle Antalya ve Hatay gibi bölgelerde %13'lere kadar çıkabildiğini ifade etti. Talasemi'nin yaygın bir hastalık olduğunu ve Akdeniz Bölgesi'nden Güneydoğu Asya'ya kadar yayıldığını belirten Dr. Beyler, Türkiye'nin bu bölgeye komşuluğu nedeniyle hastalığın sık görüldüğünü vurguladı.
