Hiçbir gölgenin bulunmayacağı günde özel ilgi ve iltifata mazhar olanlardan biri de "Rabbine ibadet ederek yetişip büyüyen genç"tir.

Hocam yaşlıların suçu ne?

Sadece gençlere bir vurgu yapıyor! Elbette yaşlıların Allah katında kıymeti tartışılmaz. Ama gençlerin ibadetinin Allah katında kıymetli olması çok anlaşılabilir bir şeydir. Belli yaşa geldikten sonra insan günah işlemek istese bile işleyebilir mi? Hani bazen tövbe ettik diyoruz ya. Tövbe ne zaman makbuldür. Günahlar bize veda etmeden, bizim günahlara veda etmemizle mümkündür. Günah insana veda eder mi Hocam? Evet eder. Çok özür diliyorum, anlaşılsın diye tasvir ediyorum. Bir ömür boyu kadeh elinden düşmemiş, ne gelirse içmiş, ciğerler çürümüş. Bir yudum daha alırsan ölürsün demiş hekim ona. Hocam artık ben de içkiye tövbe ettim diyor. Beni kandırırsın ama alemleri yaratan Allah’ı kandıramazsın ki. Sen içkiye tövbe etmedin, içki sana tövbe etti. Ömür boyunca yanlış yerlerde gezmiş, dizlerinde derman kalmamış yürüyemiyor; baktığı zaman gözleri çatal görüyor, dizleri kireçlenmiş, oturduğu zaman kalkamıyor. Hocam ben artık nefsime uymamaya karar verdim. Bundan sonra salih, muttaki, Allah’ın istediği bir kul olacağım.

 

Başka çaren de kalmadı zaten! Hatırlayın, Peygamber Efendimiz (as)’a hangi sadaka daha faziletlidir ya Resulallah diye soruyorlardı. Efendimiz(as) da cevap verirken sen sağlıklıyken, mala düşkünken, bencilliğin, bütün duyguların yerindeyken; zengin olmayı umuyor, fakirlikten korkuyorken yapmış olduğun hayır daha faziletlidir diyor. Yoksa ölüm döşeğine düştükten sonra, ayağa kalkma ümidi kesilmiş, falan yeri filan yere bağışlayın şeklinde yapılan hayır ve verilen sadaka faziletli değildir diyordu Efendimiz (as) Onu da yapmak lazım, o ayrı bir şey. Gencin ibadetinin faziletli olması, Allah’a ibadetle büyüyen, neşvü nema bulan bir gencin Rabbimizin ilgisine özel mazhar olması O’nun arşının gölgesinin altında gölgelenecek sınıflardan bir tanesi olmasının hikmeti budur. Yanlış yapabilir, yanlış yapmaya daha çok meyillidir.

Yanlış yaptığı zaman gençlerimizi ne olur uzaklaştıracak tavırlar göstermeyelim.

 

Kıymetli kardeşlerim,

Zor bir dönemde yaşıyoruz. “İnsanlar üzerine zaman gelecek, kişinin dininde sabretmesi ateş korunu tutması gibi zor olacak” diyor Efendimiz (as) Kişinin dininde sabretmesi ateşi tutması gibi zor olacak diyor. Ben elli yaşını geçtim, çocukluğumu hatırlıyorum. Televizyonun başına oturduğumuz zaman rahmetli Cemile Teyze vardı. Mahallede bir tane televizyon vardı. Çocuklarla izlemeye giderdik, birkaç saat yayın yapardı. Kadınla erkek yan yana gelirse bir örtüsü vardı, örtüsüyle gözlerini kapatır, televizyona karşı sırtını dönerdi. Bütün mahalle oturmuşuz bir yerde. Öyle bir dönemde günah işleme potansiyeliyle şimdi bir tuşuna bastığınız zaman çok özür dilerim her türlü rezaletin, müstehcenliğin, ahlaksızlığın, karşıdaki monitöre yansıdığı bir dönemde günah işleme potansiyeli arasında bir fark olur mu? Elbette olur. Ondan önceki dönemi de benden yaşı daha müsait olan büyüklerim var burada. Ondan önceki dönemi de hatırlayın. Öyle bir döneme geldik ki özellikle yaz mevsimlerinde on adım bile gözlerimiz günaha değmeden yürüyemediğimiz bir zaman günah işleme bakımından aynı olur mu? Olmuyor. Onun için zor bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönemde veli görmek isteyen, evliya görmek isteyen insan namazlarını kılan, iffetini, namusunu koruyan, ağzından haram geçirmeyen, helal dairesinin dışına çıkmayan bir gence baksın. Allah’ın en büyük evliyalarından bir tanesi odur. Evliya aramaya gerek yok. İşte evliya size. Günaha dalmıyor, harama dalmıyor, Rabbine karşı ödev ve sorumluluklarını aksatmıyor. Nefsi, şeytanı, çevresinde gördükleri, ekranda baktıkları, sürekli harama, yanlışa davet etmesine rağmen “Ben Allah’ın bana göstermiş olduğu istikamette sebat etmeye devam edeceğim” diye haliyle haykırıyor bir genç. Allah’ın veli kuludur. Allah bütün gençlerimizi öyle eylesin. Allah’a ibadet ederek yetişip büyüyen genç, hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde Allah’ın arşının gölgesinin altında gölgelenecektir.

Çocuklarımıza bakalım; böyle yetiştirdik mi? Pişmanlık duyacaksak, ah-u efgan edeceksek çocuklarımıza baktığımız zaman gördüğümüz, bizim eksiğimizse gördüğümüz, onlara Allah’ı öğretmeyişimizse gördüğümüz, onlara helali haramı anlatmayışımızsa gördüğümüz, onlara güzel ahlakla güzel örnek olmayışımızsa o zaman, yanmamız ve üzülmemiz gereken budur. Bıraktığımız malı boş verin, onlara bıraktığınız serveti boş verin. Tapusunu üzerlerine yaptırdığınız eserlerle övünmeyin. Altınıza çekmiş olduğunuz modelli arabalarla ben o kadar güzel yatırım yaptım diye sevinmeyin. Sevinmeyelim sakın. Çünkü bir anne babanın evladına bırakabileceği en güzel miras güzel terbiye etmektir. Güzel ahlakla yetiştirmektir.