Hocaların ayrılırken yaptıkları dikkat çekici açıklamalar, aslında camianın yıllardır konuştuğu o rahatsız edici gerçeği işaret ediyor: Amedspor'da resmi yönetimin gücünü aşan, kararları etkileyen bir başka irade mi iş başında?
HOCALARIN AYRILIK ŞİFRESİ: 'KULÜP ZARAR GÖRÜYOR'
Altıparmak'ın, "futbolcuya dayalı düzen her zaman en çok kulübe zarar verir" demesi, sadece bir disiplin sorunu değil, yönetimsel bir çöküşün ilanıdır! Bu ifade, kararların sadece teknik heyet veya resmi yönetim kurulu tarafından alınmadığı, güçlü oyuncu gruplarının veya dışarıdan gelen etkili isimlerin, taktikten transfere kadar her sürece müdahale ettiği anlamına geliyor.
Dahası:
Hocalar, sistem kurmaya çalışırken bu gölge yapının direnişiyle karşılaşıyor.
Formaya saygı çağrısı, bazı oyuncuların kulüp hiyerarşisinin üzerinde hareket ettiğini, bu durumun da başarı için elzem olan birlik ve beraberliği ("sağlanamadığında ayrılık kaçınılmaz olur") dinamitlediğini gösteriyor.
KONGRE KARARI GÖLGE YÖNETİMİ BİTİRECEK Mİ?
Altıparmak'ın hemen ardından alınan Olağanüstü Kongre kararı, kulübün resmi yönetiminin de bu iç krizi çözmekte yetersiz kaldığını mı gösteriyor?
Taraftarın "kulak tıkandı, sonuç ortada" feryatları ve Mesut Meral gibi "sistem odaklı" hoca talepleri, aslında bu gölge yönetim biçimine karşı verilen büyük bir mücadeledir. Amedspor'un kaderi, kongrede seçilecek yeni başkanın bu gizli gücü ortadan kaldırıp kaldıramayacağına bağlı olacak.