Diyarbakır: Taşların Konuştuğu Şehir
- 19-08-2025 13:30
- 2918
Tarih sahnesinde bazı şehirler vardır ki, yalnızca bir coğrafya değil; bir medeniyetler kitabıdır. Diyarbakır da işte o şehirlerden biridir. Her taşı, her suru, her sokağı yüzyılların tanığıdır.
Önce surlardan başlamak gerekir. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Diyarbakır Surları, dünyanın en uzun ve en sağlam savunma yapılarından biridir. Çermik taşından yapılan bu ihtişamlı duvarlar, binlerce yıldır ayakta durarak şehrin hafızasını koruyor. Çin Seddi’nden sonra en uzun sur olma özelliğiyle, Diyarbakır’ın adını dünya tarihine altın harflerle yazdırıyor.
Bir başka durak Ulu Camii’dir. Anadolu’nun en eski camilerinden biri olan bu yapı, İslam mimarisinin güzelliğini gözler önüne serer. Sadece ibadet mekânı değil, aynı zamanda Diyarbakır’ın çok kültürlü yapısının da simgesidir. Çünkü bu şehir, Müslümanların, Hristiyanların, Süryanilerin ve Yahudilerin bir arada yaşadığı, farklı kültürlerin izlerini aynı sokaklarda bıraktığı bir şehir olmuştur.
Hevsel Bahçelerini anmadan geçmek mümkün değil. Dicle’nin bereketiyle beslenen bu topraklar, tarihin her döneminde Diyarbakır’ın can damarı olmuştur. Surların eteğinde uzanan yemyeşil bahçeler, Mezopotamya’nın verimliliğini bugüne taşır.
On Gözlü Köprü ise hem mühendislik harikası hem de bir kültür simgesidir. Dicle’nin sularına nazır yükselen bu köprüden geçen kervanlar, tüccarlar ve yolcular, şehri dünyanın ticaret yollarına bağlamıştır.
Diyarbakır, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de şehri. Ancak onu özel kılan, her adımda tarihle yüzleşme imkânı sunmasıdır. Bugün modern binalar arasında gezerken bile birden karşınıza çıkan bir han, bir kilise, bir cami ya da bir çeşme, sizi asırlar öncesine götürüverir.
