<div>Hayatımızın neredeyse her alanına sızan teknoloji, artık sadece bir araç olmaktan çıktı, bir yaşam biçimine dönüştü. Telefonumuzun alarmıyla uyanıyor, sosyal medyada gördüğümüz haberle güne başlıyor, günün sonunda yine ekran ışığına bakarak uykuya dalıyoruz.</div> <div>Ama bu dijital dünyanın bizden götürdüklerini hiç düşündük mü?Bir zamanlar aile sofralarında sohbetler olurdu, şimdi herkesin gözü telefonda. Çocuklar sokak oyunlarını bilmez oldu, yerine sanal dünyada “arkadaşlık” kuruyor. Oysa bir ekranın ardında kurulan dostluk, gerçek hayattaki sıcak bir el sıkışmasının yerini asla dolduramaz.</div> <div>Sosyal medyanın en büyük tuzağı ise “görünür olma” isteği. Hepimiz en mutlu anlarımızı, en güzel karelerimizi paylaşıyoruz. Fakat kimse mutsuzluğunu, yorgunluğunu ya da başarısızlığını göstermek istemiyor. Böylece sahte bir mutluluk yarışına giriyoruz. İnsanlar kendilerini başkalarıyla kıyaslıyor, gerçek hayatta sahip olduklarını değersiz görmeye başlıyor.</div> <div>Elbette teknolojinin faydaları yadsınamaz. Bilgiye saniyeler içinde ulaşabiliyor, dünyanın öbür ucundaki insanla anında iletişim kurabiliyoruz. Ancak işin özü şu: teknolojiye hâkim olmak başka, teknolojinin esiri olmak bambaşka bir şey.</div> <div>Belki de artık biraz frene basmanın zamanı geldi. Telefonu kenara bırakıp dostlarımızla yüz yüze konuşmak, çocuklarımızı sosyal medya ekranı yerine gerçek oyun alanlarına yönlendirmek, zihnimizi yapay dünyadan çok gerçek hayatın güzelliklerine çevirmek gerek.</div> <div>Çünkü unutmamalıyız: Teknoloji hayatı kolaylaştırmalı, hayatımızı yönetmemeli.</div>