USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Zamanın Kıymetini Bilmek

Dinimiz müminlerin, zamanı iyi değerlendirmesine, vaktin kıymetini bilmesine ve ömrün kötü amellerle heba edilmemesine büyük önem vermektedir. Bundan dolayı her dakikamızı ve her saniyemizi iyi değerlendirmeli ve her anımızı ahirette bizi cehennem azabından kurtaracak amelleri gerçekleştirmekle geçirmeliyiz. Zira Cenab-ı Hak, bu konuda ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın (ahiret) için ne hazırladığına baksın! (Evet) Allah’a itaatsizlikten sakının. Şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden haberdardır.” 

Zaman, kıymeti bilinmesi gereken muazzam bir nimettir. Öyle ki Allah-u Taala Asr Suresinde zamana şöyle yemin etmektedir: “Asra andolsun ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).”  Dikkat edilirse dinimizde mevcut ibadetlerin çoğunun zamana bağlı olduğu görülecektir. Bunun en önemli örneği beş vakit namazdır. Zira Allah, bu konuda “Çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır”  buyurmaktadır.

Allah, bu şekilde müminin hayatını belli bir programa göre tanzim etmiş bulunmaktadır. Bundan dolayı müminin hayata bu penceren bakması ve hayatını ibadetlerin vakitlerini esas almak suretiyle tanzim etmesi gerekmektedir. Mümin, namaz vakitlerinden haberdar olmalı, bir namazı ifa ettikten sonra, kronometre misali bir sonraki namazın vaktini iple çekmelidir. Bu şekilde vaktimizi, ömrümü ve büsbütün hayatımızı Allah rızası doğrultusunda düzenlemiş olacağız. Aynı husus, ramazan orucu için de geçerlidir.

Oruçlu iken vaktimizi salih amellerle geçirmeli oruca hürmeten malayani ve gereksiz şeylerle vaktimizi heba etmemeliyiz. Bunu başardığımızda bu ibadetler, bize çok fayda sağlayacak ve günahlarımızın bağışlanmasına vesile olacaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s.) hadis-i şerifinde “Beş vakit namaz, cumadan cuma kılınan cuma namazı ve ramazandan ramazana tutulan oruç büyük günahlar işlenmedikçe kendi aralarında işlenen günahlara kefarettir” buyurmaktadır.  

Zaman müminin hayatında çok büyük önem arz etmektedir. Özellikle dinimizde kutsal olan bazı zaman dilimleri bulunmaktadır. Bunlar mübarek dini gün ve gecelerdir. Perşembe akşamları, cuma günleri, bayram günleri, ramazan ayı ve kadir gecesi gibi zaman dilimleri Allah’ın rahmet ve mağfiretinin müminler üzerine oluk oluk aktığı dönemlerdir. Özellikle ayette ifade edildiği gibi müberek kadir gecesinde melekler yeryüzüne inerler.  Bu nedenle söz konusu zamanları zikir, dua, iyilik, ihsan ve diğer ibadetlerle geçirmek, rahmanın affına ve mağfiretine ulaşmak için eşsiz bir fırsattır.

Dinimiz, sadece camide ifa edilen ibadetlerden ibaret değildir. Maddi olarak yardımlaşmak, fakir ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek de dini görevlerimiz arasında yer almaktadır. Bunlardan zakat farz, fitre sadakası ise vacip olan ibadetler arasında yer almakta ve bu mali yükümlülüklerin farz ve vacip oluşu da belli bir zamana bağlıdır. Dolayısıyla bu zamanları kaçırmamak ve bu yardımların gerçekleştirmesinde gecikme yaşamamak için bunların eda zamanını iple çekmeli ve bu konuda büyük bir hassasiyet göstermeliyiz.  Bu şekilde bilinçli, şuurlu ve zamanını ve ömrünü Allah’a adayan bireyler haline gelmiş olacağız. 

Allah için ifa edilen hac ve umre de belirli zamanlarda ve muayyen bir ömür diliminde yapılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında bu ibadetleri gerçekleştirdiğimiz sürece ömrümüzü Allah’a ibadetle geçirmiş oluyor ve vaktimizi en güzel bir şekilde değerlendirmiş oluyoruz. Zamanın kıymetini bilmek çok önemlidir. İnsanoğlu geçirdiği her gün ile ölüme yaklaşmakta ve ölüme doğru bir adım atmış olmaktadır. Bundan dolayı vaktimizi heba etmeyelim ve ölüm meleği ruhumuzu almadan ve amel defterimiz kapanmadan önce elimizi çabuk tutumalı ve bu defteri iyiliklerle doldurma noktasında zamanımızı çok iyi değerledirmeliyiz. 

Zamanın iyi bir şekilde değerlendirilmesi noktasında ayet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır “Bir işi bitirdikten sonra hemen başka bir işe koyul.”  Zamanı Allah rızasına uygun bir şekilde geçirmek için de kişinin sağlıklı olması, olmazsa olmaz hususlar arasında yer aldığı için Peygamber Efendimiz (s.a.s.), bu konuda şu tavsiyelerde bulunmaktadır: “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit…”  Yine Peygamber Efendimiz (s.a.s.) zamanın salih emellerle geçirmeye teşvik noktasında şöyle buyurmaktadır: “İnsanoğlu kıyamet günü dört şeyden sorguya çekilmedikçe (mahşer alanından) ayrılmaz: ömrünü neyle tükettiğinden, ilmiyle ne kadar amel ettiğinden, malını nerden kazandığından ve neye harcadığından ve bedenini ne ile çürüttüğünden…” 

İnsan, bu zamanda bir yolcudur; ana rahminden bebekliğe, bebeklikten çocukluğa, çocukluktan gençliğe, gençlikten yetişkinliğe, yetişkinlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden mahşer alanına, oradan da ya cennete ya da cehenneme... Bu süreçte cennet veya cehennem ehli olmak kişinin kendi iradesine bağlıdır. Bu iradeyi, zamanımızı Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla kullanmamız durumunda Allah, ukbada en güzel akıbeti bize bahşedecektir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ