<div>Kervanın etrafı sarılmıştı. Bu sözleri duyan kervancılar da canlarından emin olunca teslim oldular. Zeyd (r.a.) hepsini Medine'ye götürdü. Kervancıbaşı Ebü'l-Âs'a misafir gibi davrandı. Çünki o Rasûlullah (s.a.) Efendimizin damadı, kızı Zeynep'in kocası idi. Kısa bir zaman önce ayrı düşmüşlerdi. Fakat aralarındaki sevgi hiç eksilmemişti. Teyze kızına kavuşabilmek için plânlar yapıyordu. Gece karanlığında Medine'ye girince ortalıktan kayboluverdi.</div> <div>Ebû'l-Âs doğruca Zeynep'in kapısına vardı ondan eman istedi. Zeynep (r.a.) da kızı Ümame ile onu başbaşa bırakıp dışarı çıktı. Mescide vardı. Sabah namazı yeni kılınmıştı. Kapıda durdu ve: "Ey müslümanlar! Ben Allah Rasûlü'nün kızı Zeynep'im. Herkes işitsin ki, teyzem oğlu Ebü'l-Âs'a eman verdim." diye seslendi. Sevgili Peygamberimiz de ashâbına: "Benim duyduğumu siz de duydunuz mu?" diye sordu. Onlar da: "Evet! Ey Allah'ın Rasûlü, biz de duyduk." dediler. Bunun üzerine Efendimiz: "Zeynep'in eman verdiğine biz de eman verdik." buyurdular.</div> <div> </div> <div>Ebü'l-Âs'ın gönlü artık İslâm'a açılmıştı. Medine'de kalacaktı fakat kendisine emanet edilen mallar nasıl olacaktı. Bu düşünceler içerisinde ganîmetlerin bölüştürüleceği yere geldi. İki Cihan Güneşi Efendimiz onun mahcûbiyetini ve gönlündeki ışığı gördü ve ashâbına; "Eğer uygun görürseniz. Ebü'l-Âs'ın bütün mallarını ve arkadaşlarını kendisine geri veriniz!" buyurdu. Bu tavsiye üzerine ashâb-ı kiram esirleri serbest bıraktı. Malları geri verdiler. Olanlara inanamayan Ebü'l-Âs'ın gözü gönlü doldu. Hemencecik oracıkta kelime-i şehâdeti getirmek istedi. Fakat Kureyşin dedikodusundan çekindi. Kendine emanet edilen bütün malları sahiplerine dağıtıp İslâm'a girdiğini öyle ilân etmeliydi. Bu şekilde kararını verdi. Mekke'ye bu duygularla geldi ve kervanı karşılayanlara mallarını teslim etti. Onlara: "Bende herhangi bir alacağı olan kaldı mı?" diye üç defa sordu. Her seferinde "Hayır" cevabını aldı. "Benden şimdiye kadar yalan bir söz işittiniz mi?" dedi Onlar da: "Hayır, işitmedik." dediler. Bunun üzerine Ebü'l-Âs: "Vallahi Medine'de müslüman olmaya karar vermiştim. Ancak "Mallarımıza konmak için din değiştirdi!" demeyesiniz diye buraya geldim." dedi ve yüksek sesle kelime-i şehâdet getirdi.</div> <div>Müşriklerin şaşkın bakışları arasında evine gidip özel eşyalarını devesine yükledi ve Medine'ye gönüller sultanına ve sevgili Zeynep'ine kavuşma hasretiyle yola koyuldu. Gece-gündüz demeden yola devam etti. Nihayet Medine'ye girdi. Doğruca Mescid-i Nebi'ye gitti. İki Cihan Güneşi Efendimiz ashabıyla sohbet ediyorlardı. Huzuruna varıp oturdu ve kelime-i şehadet getirdi. Ashab-ı kiram onun müslüman olmasına çok sevindi ve Zeynep (r.anhâ)'nın evine koşup müjde verdiler. Ebü'l-Âs (r.a.) da Zeynep (r.anhâ)'nın evine gitmek üzere izin istedi. Fahr-i Kâinat (s.a.) Efendimiz izin verdi ve biraz sonra bizde geleceğiz buyurdu. Sonra bir kaç ashabıyla birlikte kızının evine geldi ve Ebü'l-Âs ibni Rebî'(r.a.) ile nikâhlarını tazeledi. Her ikisine de hayır duâlar da bulundu.</div> <div>Ebü'l-Âs (r.a.) bunca sene geç kalmanın pişmanlığıyla sevgili eşine baktı ve: "İçimdeki ve dışımdaki putları terkedip geldim Zeynep'im" dedi. Bir müddet muhabbet gözyaşlarını tutamadılar. Allah Teâlâ'ya şükür secdeleri yaptılar.</div> <div><strong>BİR MÜSLÜMANIN DİRİLİŞ DESTANI</strong></div> <div>Ebü'l-Âs (r.a.)'ın Mayıs 628 milâdi tarihinde Hudeybiye Antlaşması'ndan beş ay önce müslüman olduğu rivayet edilmektedir. Onun İslâm'la şereflenişi tam bir diriliş destanını andırıyor. Muhabbetteki sırrın gücünü gözler önüne koyuyor. Sevgi, şefkat, merhamet ve sabrın eritemeyeceği hiçbir şeyin olmadığını bizlere gösteriyor. Zahmet, meşakkat ve çilelerin sevgiyle, sabırla nasıl aşıldığının bir belgeseli olarak zihinlerimize yerleşiyor. Yeter ki dürüst olsun bir insan.. Sevgi dolu bir gönle sahib olsun.</div> <div>Ebû'l-Âs (r.a)'ın Hz. Ali (r.a.) ile beraber Yemen'e gittiği ve orada bir müddet görevli kaldığı naklediliyor. Ondan herhangi bir hadis rivâyeti gelmemiştir. Ali ve Ümâme adında iki çocukları olmuştur. Ali küçük yaşta ölmüş, Ümame de Hz. Fâtıma'nın vasıyyeti üzerine vefatından sonra Hz. Ali (r.a.) ile evlenmiştir. Ebû'l-Âs İbni Rebî (r.a.) h. 12 m. 634 tarihinde vefat etti. Cenâb-ı Hak'tan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.</div>