<div> Hayat yolculuğunda insanoğlu çeşitli kimlikler edinir: anne, baba, evlat, vatandaş, çalışan, öğrenci… Ancak bütün bu kimliklerin ötesinde bir kimlik vardır ki, o hem en şerefli hem de en sorumluluk dolu olanıdır: “Allah’ın kulu” olmak. Bu yüksek makamın en özel hali ise Kur’an’da “ibâdur-Rahman” yani “Rahman’ın has kulları” olarak tanımlanır.</div> <div> Hayatın koşuşturmacası içinde sıkça unuttuğumuz bir soru var: Gerçek anlamda “kul” olmak ne demektir? Daha da ötesi, Allah’ın “has kulları” kimlerdir? Bu kavram, Kur’an’ın derinliklerinden süzülüp gelen, insan ruhuna hem bir huzur hem de bir sorumluluk yükleyen eşsiz bir tanımdır. “Has” kelimesi, sıradanlıktan sıyrılmış, seçkin, Allah’a yakınlığıyla öne çıkan bir niteliği işaret eder. Peki, modern çağın karmaşasında Allah’ın has kulları kimlerdir ve bu makama ulaşmak için neler gerekir? Gelin, bu soruya birlikte yanıt arayalım.</div> <div> Bismillah diyerek başlayalım.</div> <div><span>﴾ </span>“Rahman’ın kulları, yeryüzünde tevazu ile yürürler.” <span>﴿ </span>(Furkan, 25/63)</div> <div> Kur’an-ı Kerim’de, özellikle Furkan Suresi'nin 63 ila 77. ayetleri arasında, bu seçkin kulların vasıfları bir bir sıralanır. Bunlar sadece zahiri davranışlar değil, aynı zamanda kalbin derinliklerinden süzülen bir iman, ahlak ve ibadet anlayışının dışa yansımasıdır.</div> <div> Şimdi bu vasıfları başlıklar hâlinde inceleyelim:</div> <div><strong> 1. Tevazu: Yeryüzünde Alçakgönüllü Yürüyenler</strong></div> <div> Has kulların ilk vasfı tevazudur. Onlar yeryüzünde böbürlenerek değil, sükunetle ve alçakgönüllülükle yürürler. İnsanlara üstünlük taslamaz, kendilerini başkalarından daha değerli görmezler.</div> <div> Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:</div> <div>“Kim Allah için tevazu gösterirse, Allah onu yüceltir.” (Müslim, Birr, 69)</div> <div> O, Mekke’nin en şanlı ailesinden gelmesine rağmen, bir yetimin bile gönlünü hoş etmeyi kendine şeref bilmiştir. Has kul, kendisini insanlar arasında değil, Allah katında nasıl göründüğüyle değerlendirir.</div> <div><strong> 2. Hilm: Cahilce Davranışlara Karşılık Vermemek</strong></div> <div><span>﴾ </span>“Cahiller kendilerine laf attığında, ‘Selâm!’ der geçerler.” <span>﴿ </span>(Furkan, 25/63)</div> <div> Has kul, her tartışmanın, her sataşmanın içinde yer almaz. Onurunu korumak için öfkeye kapılmaz; sabır ve hikmetle davranır.</div> <div> Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:</div> <div>“Mümin; kötü söz söylemeyen, lanet etmeyen, fuhşiyat konuşmayan ve taşkınlık yapmayan kimsedir.” (Tirmizî, Birr, 48)</div> <div> Bugünün sosyal medya çağında bu sünnete uymak daha da önemlidir. Boş tartışmaların değil, hikmetli suskunlukların değer kazandığı bir zamanda yaşıyoruz.</div> <div> </div> <div><strong> 3. Geceyi İbadetle Geçirmek</strong></div> <div><span>﴾ </span>“Gecelerini, Rablerine secde ederek ve kıyamda durarak geçirirler.” <span>﴿ </span>(Furkan, 25/64)</div> <div> Gecenin karanlığında, dünyanın sustuğu vakitlerde, kalbin sesi duyulur. Has kullar, bu sessizlikte Allah’a yönelir. Kimi zaman gözyaşıyla, kimi zaman dua ile Rabbine secde eder.</div> <div> Peygamberimiz (s.a.v.) geceleri ibadet etmeye büyük önem verirdi. Onun en uzun namazlarını, kimsenin görmediği gecelerde kıldığı rivayet edilir.</div> <div> Bir hadisinde şöyle buyurmuştur:</div> <div>“Rabbiniz, her gece dünya semasına iner ve şöyle der: 'Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim? Benden af dileyen yok mu, onu affedeyim?'” (Buhârî, Teheccüd, 14)</div> <div><strong> 4. Dengeli ve İsraftan Uzak Harcamak</strong></div> <div><span>﴾ </span>“Harcamalarında israfa da cimriliğe de kaçmazlar; ikisi arasında dengeli bir yol tutarlar.” <span>﴿ </span>(Furkan, 25/67)</div> <div> Has kul, malı bir emanet bilir. Ne savurgan olur ne de pinti. Harcamalarında ihtiyaca ve ölçüye göre davranır.</div> <div> Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:</div> <div>“Yiyiniz, içiniz, giyiniz ve sadaka veriniz. Ancak israf ve kibirden uzak durunuz.” (Buhârî, Libas, 1)</div> <div> Bugün modern yaşamın “tüket” çağrısına karşı bu ölçü, Müslüman için bir kalkan gibidir.</div> <div><strong> 5. Büyük Günahlardan Kaçınmak</strong></div> <div><span>﴾ </span>“Onlar Allah ile beraber başka bir ilaha tapmaz, haksız yere cana kıymaz ve zina etmezler...” <span>﴿ </span>(Furkan, 25/68)</div> <div> Allah’ın has kulları, imanlarını büyük günahlarla zedelemez. Şirkten uzak durur, insan hayatına saygı gösterir, ahlaki sınırları aşmazlar Eğer geçmişte bu hataları işlemişlerse, samimi bir tövbe ile Rablerine yönelirler. Çünkü Allah, affı sonsuz olandır:</div> <div><span>﴾ </span>“Ancak tevbe eden, iman edip salih amel işleyen kimseler başka. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.” <span>﴿ </span>(Furkan, 25/70)</div> <div> Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:</div> <div>“Günah işleyen bir kimse sonra pişman olur ve Allah’tan af dilerse, Allah onun tövbesini kabul eder.” (Tirmizî, Daavât, 29)</div> <div><strong> 6. Dua ile Yaşamak</strong></div> <div><span>﴾ </span>“Derler ki: Ey Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Onun azabı gerçekten sürekli bir helaktır.” <span>﴿ </span>(Furkan, 25/65)</div> <div> Has kul, Allah’ın azabından korkar ama ümidi de ondan kesmez. Sürekli dua eder, kalbini Rabbine açar. Allah ile bağını dua üzerinden canlı tutar.</div> <div> </div> <div> Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur:</div> <div>“Dua, ibadetin özüdür.” (Tirmizî, Daavât, 1)</div> <div> İster zengin, ister yoksul; ister genç, ister yaşlı olsun – dua etmek, Allah’a kul olmanın en samimi göstergesidir.</div> <div><strong> 7. Aile ve Nesil Bilinciyle Hareket Etmek</strong></div> <div><span>﴾ </span>“Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan göz aydınlığı olacak kimseler lütfet. Ve bizi takva sahiplerine önder kıl.” <span>﴿ </span>(Furkan, 25/74)</div> <div> Has kul sadece kendi ibadetini değil, ailesinin de ahiretini düşünür. Ailesini Allah yolunda yetiştirmenin gayretindedir.</div> <div> Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:</div> <div>“Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz.” (Buhârî, Nikâh, 91)</div> <div> Has kul, aile saadetini sadece dünyada değil, ahirette de birlikte olmak üzerine kurar.</div> <div><strong> 8. Sabır ve Sebat</strong></div> <div>q<span>﴾ </span>“İşte onlar sabrettikleri için cennetin en yüce makamlarıyla ödüllendirilirler...” <span>﴿ </span>(Furkan, 25/75)</div> <div> Sabır, has kulun yol azığıdır. Hayatın zorluklarına, nefsin isteklerine ve insanların sıkıntılarına karşı sabreder.</div> <div> Resulullah (s.a.v.) buyurur:</div> <div>“Sabır, musibetin ilk anındadır.” (Buhârî, Cenâiz, 32)</div> <div> Sabır; ibadette devamlılık, haramdan kaçınmada direnç, musibette metanet demektir. Has kul, sabrın tüm alanlarında güçlüdür.</div> <div><strong> 9. Doğruluk ve Dürüstlük</strong></div> <div> Kur’an’da doğrudan bahsedilmese de Furkan Suresi’ndeki bu ahlaki profilin temelinde doğruluk vardır. Has kul, yalan söylemez, hile yapmaz, emanete ihanet etmez.</div> <div> Resulullah (s.a.v.) buyurur:</div> <div>“Doğruluktan ayrılmayın. Zira doğruluk iyiliğe, iyilik ise cennete götürür.” (Müslim, Birr, 105)</div> <div> Modern Çağda Has Kulluk Günümüz dünyasında Allah’ın has kulu olmak, belki de her zamankinden daha zor, ama bir o kadar da kıymetli. Teknolojinin, tüketim kültürünün ve bireyselliğin dayattığı bir çağda, Allah’a yönelmek, sadelik ve samimiyetle yaşamak, gerçek bir kulluk bilincini yansıtır. Sosyal medyanın sahte parlaklığı, başarıyı maddiyatla ölçen zihniyet ve sürekli bir “daha fazla” arayışı, insanın ruhunu yorar. İşte tam bu noktada, has kullar, tüm bu gürültünün içinde Allah’ın huzur veren sesine kulak verenlerdir. Has kullar, modern dünyanın tuzaklarına kapılmaz. Onlar, bir alışveriş merkezinin ışıltılı vitrinlerinde değil, bir yetimin gülümsemesinde, bir ağacın gölgesinde, bir secdenin sükûnetinde mutluluğu bulur. İş yerinde dürüstlükten taviz vermez, trafikte öfkeye yenilmez, komşusunun derdiyle dertlenir. Onlar, Allah’ın “Oku” emrine uyarak bilgiye değer verir, ama bilgiyi kibre değil, hayra vesile kılar. Evliyaullah ve Has Kullar İslam tarihindeki Allah dostları, yani evliyaullah, has kulların en parlak örneklerindendir. Mevlana’nın aşkı, Yunus Emre’nin samimiyeti, Hacı Bayram-ı Veli’nin tevazusu, bu toprakların has kullarının iz bırakan hikâyeleridir. Ancak has kul olmak, illa ki bir veli olmayı gerektirmez.</div> <div> Her birimiz, samimi bir niyet ve ihlaslı bir gayretle bu yolda yürüyebiliriz. Bir anne, çocuğunu Allah’ın rızasına uygun yetiştirirken; bir öğretmen, öğrencilerine doğruyu öğretirken; bir işçi, alın teriyle helal kazanç peşinde koşarken has kul olma yolunda ilerler.</div> <div> Allah’ın has kulu olmak, bir makam ya da unvan değil, bir seçimdir. Bu seçim, her sabah yeniden başlar. Nefsin arzularına “dur” demek, bir haksızlık karşısında susmamak, bir muhtacın elinden tutmak, bir dua ederken içtenlikle gözyaşı dökmek… Bunların her biri, has kulluğun küçük ama anlamlı adımlarıdır. Allah, Kur’an’da “Kullarımdan şükredenler pek azdır” (Sebe, 13) buyururken, aslında bize bir davet sunar: Şükreden, sabreden, ihlasla yaşayan o azınlıktan olmaya talip olmak.</div> <div> Sonuç olarak, Allah’ın has kulları, imanlarını amelle, ahlakla ve samimiyetle süsleyen, Allah’ın sevgisine mazhar olmaya çalışan müminlerdir. Onlar, kalabalıklar içinde yalnız kalsa da Allah’ın rızasını rehber edinir. Modern dünyanın karmaşasında, bu yola talip olmak, belki de en büyük cesarettir. Öyleyse, hepimize düşen, bu yolda bir adım atmak, bir niyet tazelemek ve Allah’ın “Bana dua edin, size icabet edeyim” (Mü’min, 60) müjdesine kulak vermektir. Kim bilir, belki de has kulluk, tam da şu an, bu yazıyı okurken içimizde filizlenen bir niyetle başlar. </div>