<div></div> <div>Her geçen gün biraz daha kalabalıklaşıyor şehirler… Sokaklar, caddeler, ekranlar, hayatın kendisi. Ama ilginçtir, kalabalık arttıkça insanın yalnızlığı da büyüyor. Artık aynı sofrada oturanlar bile farklı dünyalarda yaşıyor. Birimizin gözü telefonda, diğerimizin aklı geçim derdinde, bir başkası ise yarın kaygısında.</div> <div>Eskiden mahalle vardı… Kapı önünde sohbet, pencere önünde bekleyen komşu, akşam ezanına kadar süren çocuk sesleri vardı. Şimdi apartmanlar yükseldi, ama gönüller birbirine alçaldı. Aynı binada oturup birbirinin adını bilmeyen insanlar haline geldik.</div> <div>Teknoloji bize dünyayı avuç içine sığdırdı ama kalpten kalbe giden yolları daralttı. Bir “beğeni” ile yetinen ilişkiler kurduk, bir “görüldü” ile kırılan gönüller biriktirdik. Konuşuyoruz ama anlaşamıyoruz, paylaşıyoruz ama paylaşamıyoruz.</div> <div>Oysa insan en çok insana muhtaçtır. Bir selamla başlar her şey… Bir “halin nasıl” sorusu, bazen bir ilacın yapamadığını yapar. Bir tebessüm, bir yükün yarısını alır omuzdan.</div> <div>Şehirler büyürken biz küçülmeyelim. Beton çoğalırken merhamet eksilmesin. Gürültü artarken vicdan sessiz kalmasın. Unutmayalım; güçlü binalar değil, güçlü insanlar ayakta tutar bir toplumu.</div> <div>Belki bugün bir yabancıya selam vererek başlarız yeniden insan olmaya.</div>