Diyarbakır'da düğün hayalleri hayal oldu

Diyarbakır’da her hafta onlarca düğün salonunda ışıklar yanıyor, müzik sistemi kuruluyor, sandalyeler diziliyor… Ancak bazı salonlarda müzik hiç başlamıyor. Davetliler gelmiyor. Gelinlik askıda kalıyor, pasta kesilmiyor, takılar takılmıyor.

Son yıllarda artan ekonomik kriz, aile baskısı ve ani ayrılıklar, kentte “terk edilmiş düğünler” gerçeğini gün yüzüne çıkardı.

Bu haber, oynanamayan oyunların, yarım kalan nikâhların ve susturulan zurnaların hikâyesi…

“Sabah Hazırlık Yapıyoruz, Akşamlık İptal Haberi Geliyor”

25 yıldır düğün salonu işleten bir işletmeci, son iki yılda yaşanan iptallerde ciddi artış olduğunu söylüyor:
“Eskiden ayda bir iptal olurdu, şimdi neredeyse haftada bir geliyor. Bazen sabah salonu süslüyoruz, akşama doğru bir telefon geliyor: ‘Düğün iptal.’ Gerekçe soruyorsun, ya maddiyat ya da kavga.”

Salon süsleri indiriliyor, masalar toplanıyor, sahne karanlığa gömülüyor.

“En çok da çalışanlar üzülüyor. O günün yevmiyesiyle geçinen insanlar var.”

Gelinlikçiler: “Bir Daha Dönüp Almayanlar Oldu”

Gelinlikçiler de terk edilmiş düğünlerin sessiz tanıkları arasında. Bir mağaza işletmecisi yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Gelinliğini alıp giden, hatta provasını yapan ama sonra düğün iptal olunca bir daha arayıp sormayanlar oldu. Depoda hâlâ ismi yazılı gelinlikler var.”

En çok yaşanan iptal nedeni ise:

• Son anda çıkan aile tartışmaları,

• Borçların ödenememesi,

• Damat tarafının geri adım atması.

“Bir gelinliğin askıda kalması demek, bir hayalin askıda kalması demek,” diyor esnaf.

Organizasyon Firmaları: “Müzik Var, Oyun Yok”

Fotoğrafçılar, kameramanlar, süsleme firmaları… Birçok sektör doğrudan bu iptallerden etkileniyor.
Bir organizasyon firması yetkilisi, son anda iptal olan bir düğünü şöyle anlatıyor:“DJ hazır, bateri kurulmuş, ışıklar ayarlı… Ama gelin yok, damat yok. O an anlıyorsun ki bu sadece bir düğün değil, bir hayat planının çöküşü.”

Gençler Anlatıyor: “Ev Kuramıyoruz, Düğün Kaldı mı?”

Evlenmekten vazgeçen gençler ise en çok ekonomi vurgusu yapıyor. 24 yaşındaki bir genç kadın şunları söylüyor:
“Salon, takı, ev eşyası, kira… Hepsi hayal oldu. Seviyoruz ama geçinemeyeceğimizi biliyoruz. Düğün iptal oldu ama kalbimiz de dağıldı.”

Bir başka genç ise borç korkusunu dile getiriyor: “Daha evlenmeden icralık olmak istemiyoruz.”

Psikologlar: “Bu Sadece Düğün İptali Değil, Umut İptali”

Uzmanlara göre terk edilmiş düğünler sadece ekonomik bir mesele değil; aynı zamanda toplumsal bir kırılma.
Psikologlar, evlilikten vazgeçme sürecinin gençlerde:

• Depresyon,

• Özgüven kaybı,

• Toplumsal baskı travması
  oluşturduğunu belirtiyor.

“Düğün iptal ediliyor ama psikolojik etkileri yıllarca sürüyor,” uyarısında bulunuyorlar.

Borçla Başlayan Evlilikler de Kısa Sürüyor

İptal edilmeyip borçla yapılan düğünlerin de ayrı bir dramı var. Çiftler daha balayına gitmeden kredi taksitleriyle yüzleşiyor. Sosyal hizmet uzmanlarına göre borçla kurulan evlilikler, ilk iki yıl içinde ciddi sarsıntı geçiriyor.

Boş Kalan Salonlar, Sessiz Kalan Zurnalar

Düğün salonu sahipleri, eskiden aylar öncesinden dolan salonların artık son haftaya kadar boş kaldığını söylüyor.
“Eskiden bir gün bile boş olmazdı, şimdi haftada iki üç gün düğünsüz geçiyor.”

“Bir Gün Düğün Olacaktı, Hayat Araya Girdi”

Terk edilen düğünlerin ortak cümlesi ise hep aynı:
“Bir gün düğün olacaktı… Hayat araya girdi.”

Kimi zaman para, kimi zaman aileler, kimi zaman da korkular…
Ama ortak kalan tek şey şu: Çalınmayan müzikler, oynanmayan halaylar ve yarım kalan hayaller.