USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Dıhyetü’l-Kelbî (r.a.)-13

Resûl-i Ekrem daha sonra hükümdardan gelen mektubu koynundan çıkara­rak, sol tarafında oturan Muâviye’ye verip okumasını istedi. Kral mektubunda söyle demekteydi:

“Müttakiler için hazırlanmış, yeri ve göğü kaplayan büyük bir cennete beni çağırıyorsun. Peki, cehennem nerededir?”

Re­sû­lul­lah buna şöyle cevap verdi:

“Fesubhânallah! Peki, gündüz olunca ge­ce nerededir?”

Re­sû­lul­lah bu sözüyle, Herakliyus’ün söylemiş olduğu ikinci meseleye de te­mas etmişti. Tenûhî bunu da hemen kılıcının kını üzerine yazdı.

Mektubun okunması bittikten sonra Re­sû­lul­lah, Tenûhî’yi, kendisini ağırlayacak olan Hz. Osman’a teslim etti. Kalkıp giderlerken Resûl-i Ekrem (a.s.m.) el­çiye seslendi: “Ey Tenûhî, buraya gel.” Re­sû­lul­lah sırtındaki elbisesini çıkara­rak “İşte, sana sorulan buradadır.” dedi ve iki kürek kemiği arasındaki nübüvvet mührünü Tenûhî’ye gösterdi. Böylelikle, kralın sorduğu üç meseleye de Pey­gamberimiz (a.s.m.) cevap vermişti. Tenûhî bütün bu olup bitenleri, gidip hükümdara anlattı.