<div>Bu iki muhacir biraz sonra Mekke’den ayrılarak Sevr Mağarası’na doğru yola koyuldular. Biraz sonra da oraya ulaştılar. Bir müddet orada kalacaklardı.</div> <div>Bu arada Resûlullah ile Hz. Ebû Bekir’in hicretini öğrenen müşrikler çevreyi kuşatmışlar, yana yakıla onları aramaya koyulmuşlardı. Buldukları an canlarına kıyacaklardı. Hz. Ebû Bekir’in evine de gittiler. Onlara kapıyı Hz. Esmâ açtı. Birden karşısında gözü dönmüş müşrikleri gördü. Fakat hiç telaşlanmadı. Müşrikler öfkeliydi. Sert bir şekilde, “Ey Ebû Bekir’in kızı, baban nerede?” diye sordular. Akılları sıra ondan öğreneceklerini zannediyorlardı. Fakat Hz. Esmâ bu uğurda her şeyi göze almıştı. Gerekirse ölecek, ama Resûlullah ile babasının nereye gittiklerini söylemeyecekti. İmanından aldığı cesaretle, “Babamın nerede olduğunu bilmiyorum.” dedi. Ebû Cehil de oradaydı. Onun bu cevabına çok kızdı. Suratına bir tokat attı. Tokadın şiddetinden Esmâ’nın kulağından küpesi fırladı. Hz. Esmâ, Allah ve Resûl’ü uğrunda bundan çok daha şiddetlisine de razıydı. Onların istediği şeyi yine söylemedi. Müşrikler daha fazla vakit kaybetmek istemiyorlardı. Bir şey öğrenemeyeceklerini anlayınca oradan ayrıldılar.</div>