<div> </div> <div>Dıhye (r.a.), Müslüman olduktan sonra sadece Allah’a secde etmişti. Artık O’ndan başkası kim olursa olsun secde edemezdi. “Ben bunu asla yapamam! Allah’tan başkasına da secde etmem.” dedi. Böyle yapmadığı takdirde hükümdarın mektubunu almayacağını söyledilerse de, Dıhye buna kesinlikle razı olmadı. Bunun üzerine başka bir tavsiyede bulundular. “Sen mektubunu hükümdann tahtının üzerine koy. Hükümdar onu alınca mektubun sahibini çağırır.” dediler. Hz. Dıhye bunu kabul etti. “İşte, bu olur.” dedi. Denileni yaptı. Biraz sonra hükümdar mektubu aldı. Arapça olduğunu görünce tercüman çağırttı ve okuttu. Sonra da o sırada orada bulunan Ebû Süfyân’ı huzuruna çağırttı. Ona Peygamberimiz hakkında birçok sual sordu. Ebû Süfyân o sırada Müslüman olmamıştı. Fakat hükümdarın bütün sorularını doğru olarak cevaplandırdı. Kendisi bu hususta şöyle der:</div> <div>“Vallahi onun hakkında bana sorulanlar hususunda söyleyeceğim yalanı arkadaşlarımın orada burada anlatmalarından korkmasaydım, muhakkak yalan söylerdim!”</div>