<div><span>Ebû Akîl, kazancının ve elinde olanının yarısını vermişti. Ancak bu kadar yapabilmişti. Bununla, imkânı nispetinde en büyük yardımı yapmış oluyordu. Bu sebeple, kalbi müsterihti; elinde harmanlar dolusu hurma da olsa, yarısını vermeye hazırdı. Ebû Akîl’in bu mütevazi hareketini geriden gözetleyen münafıklar yine rahat durmadılar. Gülmeye başladılar. Alaylı bir tavırla, “Ebû Akîl, diğer zenginlerle birlikte anılmak için bir sa’ hurma getirdi. Allah, Ebû Akîl’in getirdiği bu hurmaya muhtaç mıdır ki?!” diye söylenmeye başladılar.</span>[2]</div>