USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Ebû Dücâne (r.a.)-2

Ebû Dücâne’nin kendi­sini korumak hususundaki bu gayretini gören Pey­gamberimiz, ona şöyle duada bulundu:

“Allah’ım, Hareşe’nin oğlundan ben nasıl razı isem Sen de razı ol!”

Ebû Dücâne, manevi mükâfatını âdeta peşin olarak alıyordu…

Ebû Dücâne gibi kahraman sahabilerin gayretleri sonucunda müşrikler fazla bir zarar veremeden çekilmek zorunda kaldılar. Savaş bittiğinde Peygamberimiz, Ebû Dü­câ­ne Hazretleri’ne verdiği kılıcı geri aldı. Kılıcın üzerindeki müşrik kanlarını silmesi için, kızı Hz. Fâtıma’ya (r.anha) verdi. Bu arada Hz. Ali de (r.a.) kendi kılıcını Fâtıma’ya uza­tarak, “Şunu al, bu gazada çok işe yaradı.” dedi. Bu­nun üzerine Peygamberimiz, “Sen bu savaşta canla başla çalıştın. Sehl bin Hâris ile Ebû Dücâne de üstün muvaffakiyet gösterdi.” buyurarak onları takdir ve teb­rik etti.[3]

Cesaret ve kahramanlığı kadar üstün fazileti ile de tanınan Ebû Dücâne Hazretleri boş şeylerle meşgul olmaz, hiç kimse hakkında kötü bir şey düşünmez­di. Bir gün hastalandı. Ağır hasta olmasına rağmen, üstünde sanki hastalık eseri yoktu. Yüzü nurlu ve pırıl pırıldı. Ziyaretine gelenlerden birisi, “Yüzünün böyle olmasının sebebi nedir?” diye sordu. Hz. Ebû Dücâne şu cevabı verdi:

“Güvenebileceğim ve beni kurtarabilecek iki amelim var: Birisi malayaniyle meşgul olmayışım, diğeri de hiçbir Müslüman hakkında kalbimde en küçük bir kötülük bulundurmayışım ve düşünmeyişimdir.”[4]

Ebû Dücâne, Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) halifeliği sırasında vuku bulan Yemâme Savaşı’nda şehit olmuştur.

Allah ondan razı olsun!