<div>Kumandanlığa geçen Ebû Mûsâ, savaşa girişti ve düşman kuvvetlerini dağıtmaya muvaffak oldu. Bu arada, Ebû Âmir’i yaralayan müşriki de öldürdü. Müşrikler savaş meydanından kaçınca, Ebû Âmir’in yanına geldi. Ona isabet eden ok hâlâ duruyordu. İsteği üzerine Ebû Mûsâ oku çıkardı. Okun çıktığı yerden şiddetli bir şekilde kan akmaya başladı. Ebû Âmir şehit olacağını anlayınca şöyle dedi:</div> <div>“Resûlullah’a benden selam söyle ve ona kendisinden dua istediğimi haber ver.”</div> <div>Bir müddet sonra da, aldığı yaranın tesiriyle şehit olarak hayata gözlerini yumdu.</div> <div>Hz. Ebû Mûsâ, neticeyi haber vermek için Peygamberimizin yanına gitti. Resûlullah, iplerle örülmüş bir sedirde yatıyordu. İpler sırtında ve yanlarında iz bırakmıştı. Hz. Ebû Mûsâ, amcası oğlu Ebû Âmir’in şehit olduğunu haber verince, kalktı ve abdest aldı. İki elini kaldırarak, “Yâ Rabbi, Ebû Âmir’i affet!” buyurdu. Ebû Mûsâ kendisine de dua etmesini isteyince ona da şöyle dua etti:</div> <div>“Allah’ım! Abdullah bin Kays’ın da günahlarını bağışla. Onu kıyamet gününde makbul bir makama kavuştur.”[6]</div>