<div>Ebû Süfyân şair birisiydi. Güzel şiir söylerdi. Bir defasında Resûlullah’ı kötüleme bahtsızlığında bulunmuştu. Şimdi hem onu hatırlıyor, hem de yıllardır Müslümanlara yaptığı düşmanlıkları düşünüyor, mahcubiyetinden başını kaldırıp Resûlullah’a bakamıyordu. Söylediği bir şiirle, geçmişte yaptığı hataların affedilmesini rica etti. Şimdiye kadar dalalet içerisinde olduğunu, ancak şimdi doğru yolu bulabildiğini itiraf etti.</div> <div>Fakat İslamiyet, önceden yapılan bütün hataları affettirirdi. Peygamberimiz de kendisini affettiğini bildirdi. Ayrıca kendisine bir de imtiyaz verdi. “Karşı çıkmayıp kendisinin evine sığınanlara” dokunulmayacağını bildirdi. Ebû Süfyân (r.a.) bunu az buldu. Peygamberimiz, “Kim Kâbe’ye sığınırsa ona da eman verilmiştir.” buyurdu. Ebû Süfyân (r.a.), “Kâbe’nin ne genişliği var ki?!” dedi. Peygamberimiz, Mescid-i Haram’ı da dâhil etti. Hz. Ebû Süfyân bunu da az buldu. Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.m.), “Kim evine girer, kapısını kapatır oturursa, ona eman verilmiştir. Kim silahını elinden bırakırsa ona da eman verilmiştir.” buyurdu. Ebû Süfyân (r.a.), “İşte bu geniştir.” diyerek sevincini izhar etti. Bundan sonra da Peygamberimiz, Hz. Abbas’tan, Ebû Süfyân’a İslam ordusunun geçişini seyrettirmesini istedi.</div>