<div>Ebû Süfyân (r.a.) bundan sonra artık İslam’ın kahraman bir mücahidi oldu. “Allah’ın ve Resûlünün arslanı” olarak isimlendirildi. Onun Müslüman olarak katıldığı ilk savaş Huneyn oldu. Bu savaşta, daha önceki hatalarını affettirmek için canla başla mücadele etti. Bir ara Müslümanların Resûlullah’ın etrafından dağıldığını gördü. Etrafında onu koruyan birkaç kişi kalmıştı. Bunlardan birisi de Ebû Süfyân’dı (r.a.). Atından inmiş, kılıcının kınını kırmış, düşmana kılıç sallıyordu. Bunun manası, “ölünceye kadar Resûlullah’ı korumak” demekti. Sonrasını kendisi şöyle anlatır:</div> <div>“Allah biliyor ki, o gün ben Resûlullah’ın önünde ölmek istiyordum! O sırada Abbas, Resûlullah’ın bindiği hayvanın gemini tutuyordu. Yüzümde miğfer olduğu için Resûlullah beni tanımamıştı. ‘Kim bu?’ diye sordu. Miğferimi kaldırdım. Hz. Abbas, ‘Yâ Resûlallah, kardeşin ve amcanın oğlu Ebû Süfyân’dır. Ondan razı ol.’ dedi. Resûlullah (a.s.m.), ‘Ondan razıyım. Allah onun bütün düşmanlıklarını bağışlasın.’ buyurdu. Ben hemen gittim, üzengideki ayağını öptüm. Bana döndü, ‘Evet, kardeşimdir.’ buyurdu.”[4]</div>