<div>Uhud Savaşı’nda gözü dönmüş müşrikler bütün şiddetiyle Resûlullah’ın bulunduğu yere yükleniyorlardı. Gayeleri, âlemin yaradılışına sebep olan o Yüce Peygamber’i şehit etmekti. Fakat vücutlarını Resûlullah’a siper eden sahabiler, onların Peygamberimize yaklaşmasına fırsat vermiyorlardı. Bunlardan birisi de Hz. Ebû Talha idi. O bir yandan “Yâ Resûlallah! Vücudum senin vücuduna fedadır!” diye bağırıyor, bir yandan da müşriklere ok yağdırıyordu. Ebû Talha çok iyi ok atardı. Peygamberimiz bunu bildiği için, kimde ok dolu bir çanta görse, “Ok çantanı Ebû Talha’ya ver.” buyuruyorlardı. Gerek Ebû Talha’nın isabetli atışları gerekse diğer sahabilerin gayretleri sayesinde müşrikler, Peygamberimize yaklaşamıyorlardı. Bu arada Peygamberimiz, Hz. Ebû Talha’nın omuzları üzerinden, onun attığı okların isabet edip etmediğine bakıyordu. Ebû Talha bunu görünce, bütün samimiyetiyle şöyle dedi:</div> <div>“Annem babam size feda olsun, yâ Resûlallah! Mübarek başınızı kaldırmayınız; size bir ok değmesinden korkuyorum! Benim canım sizin uğrunuza kurban olsun! Göğsüm, sizin göğsünüze siper ve feda olsun! Bunlar beni şehit etmedikçe size hiçbir şey yapamazlar.”</div> <div>Müşrikler gerçekten Peygamberimize hiçbir zarar veremezlerdi. Çünkü Cenâb-ı Hak onu koruyordu. Fakat Ebû Talha’nın bu sözleri ve sahabilerin kendisini korumak için cansiperane gösterdikleri fedakârlık, Resûlullah’ı çok memnun etti.</div>