USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Hind bint-i Utbe (r.anha)-1

 

İslam ordusu Mekke’yi fethetmiş, küçük gruplar hâlinde devam eden sokak ça­tış­maları sona ermiş ve Kâbe putlardan temizlenmişti. Re­sû­lul­lah’ın engin şef­kati ve mü­samahası yine kendini göstermiş, kılıçlarını terk edip Kâbe’ye sığı­nanlara eman veril­mişti.

İslam ordusunun haşmeti ve Re­sû­lul­lah’ın müsamahası karşısında kalplerinin katılıkları erimiş, hakkı görmüş olan birçok kimse, hattâ müşriklerin ileri gelen­lerinden bazıları teker teker İslam’a girmeye başlamıştı. Resûl-i Ekrem her bi­rinden teker teker biat alıyor, sanki aralarında hiçbir düşmanlık geçmemişcesıne, şefkatle İslam’ın sinesine ka­bul ediyordu. Çünkü İslam, samimi tövbe ve ne­dametten sonra geçmişten hesap sor­mazdı.

Fetih gününün gecesi Müslümanlar, yıllardan beri Kâbe’de ibadet edebilme ar­zu­suyla yanan gönüllerinin hasretini dindirmek, çileli, işkenceli ve ıstıraplı günlerden sonra “fetih müjdesi”ne nail kılan Rab’lerine minnet ve şükranlarını sunabilmek maksadıyla Beytullah’ı doldurmuşlardı. Kimi yalnız başına kimi de cemaatler hâlinde ibadet ediyorlardı. Kimi rükûda, kimi secdede, kimi kıyamda idi. Kâbe cıvıl cıvıl kaynıyordu. Tıpkı bir mahşer gibiydi. “Lebbeyk”ler, “Allahü ekber”ler yeri göğü çınlatıyor, gönüllerden kalplerden süzülen dualar du­daklarda şekilleniyor, berraklaşıyor ve semaya açılan ellerden Rab’lerine ulaşı­yordu.

Bu ulvi manzarayı yüksekçe bir yerden seyreden birisi vardı. Manzara bu seyircinin heyecanını gittikçe artırıyor, iç âleminde ruhi inkılaplar meydana getiriyordu. Bu seyirci, Uhud Harbi’nde İslam kahramanı Hz. Hamza’yı (r.a.) Vahşî’ye öldürten, daha yeni Müslüman olmuş müşrik reislerinden Ebû Süfyân’ın karısı Hind bint-i Utbe idi. Kâbe’deki kutsi manzara Hind’in kalp katılığını gidermiş ve şirki bertaraf etmişti. Hind gece yarısına doğru kocası Ebû Süfyân’a kesin kararını açıklamıştı: “Ben Muhammed’e (a.s.m.) biat etmek istiyorum!” Karısının bu sözüne şaşı­ran Ebû Süfyân şöyle karşılık verdi: