USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Zamanın İçinde Kaybolan Şehir

Bazı şehirler vardır ki, sokaklarında yürürken sadece taşları değil, zamanı da hissedersiniz. Diyarbakır da onlardan biri... Sur içindeki daracık sokaklarda dolaşırken, eski taş duvarların size fısıldadığı hikâyeleri duyabilirsiniz. Binlerce yıl öncesine dayanan bu şehir, yalnızca tarihi yapılarıyla değil, insanlarının sıcaklığıyla da büyüler.

Gelin bir anlığına, zamanın içinde kaybolduğumuz bir yolculuğa çıkalım.

Bir sabah Diyarbakır Ulu Camii'nin avlusunda bir çay içtiğinizi hayal edin. Kubbelerden yankılanan ezan sesiyle birlikte, tarihin ruhu adeta üzerinize siniyor. Taş duvarlar, bin yıllık sırlarını size anlatmak ister gibi… Belki burada Selçukluların bir kadısı karar alıyordu, belki bir tüccar, yolculuğuna başlamadan önce duasını ediyordu.

Oradan çıkıp Hasan Paşa Hanı'na uğruyorsunuz. Kahvenin kokusu buram buram burnunuza geliyor. Bir yudum aldığınızda, kahvenin telvesinde sadece gelecek değil, geçmiş de saklı gibi hissediyorsunuz. Oturduğunuz tahta sandalyeler, belki de yüzlerce yıllık sohbetlere şahit olmuş.

Diyarbakır’ın sokaklarında yürüdükçe, geçmişin bugüne nasıl sindiğini daha iyi anlıyorsunuz. Duvardaki her taş, bir savaşın, bir barışın, bir aşkın izlerini taşıyor. Çocukların oynadığı avlularda, yüzyıllar önce başka çocuklar da aynı oyunları oynamış olmalı.

Ve gün batımında On Gözlü Köprü’ye vardığınızda, Dicle’nin sularına yansıyan şehrin siluetini izliyorsunuz. İşte tam o an, zamanın içinde kaybolduğunuzu fark ediyorsunuz.

Bazı şehirler vardır, size sadece bir yer değil, bir hikâye anlatır. Diyarbakır da o şehirlerden biri…

Peki ya siz, hangi şehrin hikâyesinde kaybolmak istersiniz?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ