USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Zamanın Nabzı: Hepimiz Birer “Dijital Göçmen” miyiz?

Her sabah uyandığımızda ilk yaptığımız şey artık güneşin doğuşuna bakmak değil, telefonun ekranına dokunmak oldu. Bir bildirim sesi, bir haber başlığı, bir sosyal medya paylaşımı… Sanki “günün nasıl geçeceğini” bunlar belirliyor.

Ama fark ettiniz mi?
Artık bizler, sadece şehirlerin ya da ülkelerin değil, dijital dünyanın da göçmenleriyiz.

Eskiden köyden kente göç olurdu, şimdi ise gerçek hayattan sanal hayata büyük bir göç var. Çocuklar sokakta misket oynamak yerine “Minecraft köyleri” kuruyor. Gençler kahvede değil, Discord odalarında buluşuyor. Büyüklerse kahve falı yerine yapay zekâya “geleceğim nasıl olacak?” diye soruyor.

Bir düşünün…
Belki de biz, tarih kitaplarında “21. yüzyıl dijital göçmenleri” olarak anılacağız.

Dünya küçülüyor mu, yoksa biz mi ekrana sığacak kadar küçüldük?
Paylaştığımız her fotoğrafla kendimizden bir parça kaybediyor muyuz?
Yapay zekâ bize yardımcı mı, yoksa yeni patronumuz mu?

Belki de bütün bu soruların cevabı çok basit:
İnsan, nereye göçerse göçsün aslında kendinden kaçamıyor.

Bugün ekranın ışığıyla aydınlanan yüzlerimiz, yarının tarihçilerine “çağ değişiminin tanıkları” diye anlatılacak. Belki de bizim torunlarımız, köy odalarında değil, sanal gerçeklik odalarında “dedem Facebook kullanıyordu” diye gülüp geçecek.

Ama bir şeyi unutmayalım:
Ekranlar kapanabilir, internet kesilebilir, şifreler unutulabilir…
Fakat insanın kalbinde kurduğu bağlar, hiçbir zaman silinmez.