<div>Hiç bu kadar çok haberin olduğu bir dönem yaşanmadı.</div> <div>Ama aynı zamanda hiç bu kadar çok <strong>bilgi kirliliğinin</strong> olduğu bir çağ da görülmedi.Dakikalar içinde yayılan manşetler, doğrulanmadan paylaşılan iddialar, tıklanma uğruna çarpıtılan gerçekler…</div> <div>Haber çoğaldı, ama hakikat inceldi.</div> <div>Eskiden bir haber, bir emeğin ürünüydü.Kaynak kontrol edilir, kelimeler tartılır, sonuçları düşünülürdü.Bugün ise hız, doğruluğun önüne geçti.“İlk veren” olmak, “doğru veren” olmaktan daha önemli hale geldi.</div> <div>Bu durum yalnızca gazeteciliği değil, toplumu da yaralıyor.Yanlış bilgi, öfkeyi büyütüyor.Eksik bilgi, algıyı yönlendiriyor.Çarpıtılmış haber, insanları birbirine düşürüyor.</div> <div>Ve en tehlikelisi şu:Okur da artık neye inanacağını bilemiyor.</div> <div>Güven kaybolduğunda, haber sadece bir metne dönüşür.Oysa gazetecilik;hakikatin peşinde koşmak,güçlünün değil gerçeğin yanında durmak,sessiz kalanların sesi olmak demektir.</div> <div>Bugün gazeteciliğin asıl krizi ekonomik değil, ahlakidir.Hepsi gerçeği biraz daha geri plana itiyor.</div> <div>Ama hâlâ umut var.Çünkü her şeye rağmen sahada olan, araştıran, doğrulayan, vicdanını kaybetmeyen gazeteciler var.Onlar sayesinde haber, hâlâ sadece “içerik” değil;toplumsal bir sorumluluk olmaya devam ediyor.</div> <div>Mevcut hükümet basının karşısında değil tam yanında duruyor. Bu durum basın çalışanlarına çok Güven veriyor.</div> <div>Haberin değeri düşmemeli.Çünkü hakikat düştüğünde, toplum ayağa kalkamaz.</div>