<div>Eskiden sabahlar daha sakindi.</div> <div>Güne uyanmak, yeni bir başlangıç hissi taşırdı.Bugün ise birçok insan sabaha uyanmıyor; sabahın içine düşüyor.</div> <div>Alarm sesiyle irkilen beden, daha yataktan kalkmadan günün yükünü omuzluyor.Yapılacaklar listesi, borçlar, sorumluluklar, yetişmesi gereken işler…Güneş doğuyor ama içimizde bir şey aydınlanmıyor.</div> <div>Sabahlar artık umut değil, hesap vakti gibi.İnsanlar aynaya bakıyor ama kendini görmüyor.Çay demleniyor ama tadı yok.Gün başlıyor ama heyecan yok.</div> <div>Belki de sorun sabahlarda değil, gecelerde biriken yorgunlukta.Düşüncelerle geçen uykusuz saatlerde, yarınlara dair büyüyen kaygılarda.İnsan, iyi bir sabaha ancak huzurlu bir zihinle uyanabilir.</div> <div>Eskiden sabahlar, “bugün ne olacak” merakı taşırdı.Şimdi “bugünü nasıl atlatacağım” endişesi var.</div> <div>Ama yine de her sabahın içinde küçük bir ihtimal saklı.İnsan nefes alıyorsa, hâlâ bir şeyleri değiştirme şansı vardır.Belki bir cümleyle, belki bir karar ile, belki sadece kendine biraz daha anlayış göstererek…</div> <div>Sabahlar eskisi gibi değil, evet.Ama insan isterse, bir sabahı yeniden anlamlı kılabilir.Çünkü her gün, aynı zamanda yeni bir deneme hakkıdır.</div>