GELECEĞİMİZİ KURTARMAK İÇİN: EKRANLARDAN KUR’AN’A

Her çağın kendi imtihanı vardır. Bizim çağımızın belki de en büyük sınavı, dijital dünya… Televizyon, tablet, telefon ve sosyal medya gibi ekranların karşısında geçirdiğimiz her dakika, aslında elimizden kayıp giden bir hayatın habercisi olabilir. Hele ki çocuklarımız söz konusuysa, bu durum daha da ciddiyet kazanıyor. Çünkü onların dünyasını şekillendiren en güçlü etken, ne yazık ki artık aile değil; algoritmalar…

Bir çocuğun karakterini, değerlerini, dünyaya bakışını şekillendirmek için en önemli dönem olan ilk yıllar, artık TikTok videoları, çizgi filmler ve yapay kahramanların elinde. Oysa bizler; merhameti, saygıyı, paylaşmayı, sabrı ve hayayı önce ailede, sonra Kur’an kurslarında öğrenerek büyüyen bir neslin çocuklarıydık. Şimdi ise evlerimizde ekranlar var, ama muhabbet yok. Kur’an var, ama okunmuyor. Değerler var, ama hatırlanmıyor…

O halde bir yerden başlamak gerekiyor. Ve bu başlangıç, belki de çocuklarımızı sosyal medya ve TV ekranlarından biraz olsun uzaklaştırıp onları Kur’an ile tanıştırmakla olur. Kur’an kursları, sadece dini bilgiler öğrenilen yerler değildir; aynı zamanda bir çocuğun sabırla oturmayı, sırayla konuşmayı, büyüklerine saygı duymayı, arkadaşlarıyla paylaşmayı öğrendiği yerdir. O manevi atmosfer, çocukların kalbinde iz bırakır; onları hayata hazırlar.

Teknolojiye düşmanlık yapmıyoruz elbette. Ancak ölçüsüz ve kontrolsüz kullanım, faydadan çok zarar getiriyor. Bugün psikologlar, uzmanlar ve eğitimciler hep bir ağızdan çocukların ekran bağımlılığıyla nasıl mücadele edileceğini tartışıyor. Oysa biz çok iyi biliyoruz: Bir çocuğun kalbine Kur’an sevgisi yerleşmişse, o çocuk ekranda kaybolmaz.

Gelin, geleceğimiz olan çocuklarımızı ihmal etmeyelim. Onlara geçici değil, kalıcı değerler verelim. Tablet yerine elifba, oyun yerine sohbet, çizgi film yerine Kur’an meali sunalım. Çünkü ne verirsek, onu alırız. Unutmayalım: Ekranlar çocuklarımızı eğlendirir, Kur’an ise onları inşa eder.